Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
İstendiği zaman vermek güzel bir davranış olabilir fakat istenmeden, ihtiyacı hissederek vermek çok daha anlamlıdır.
Gerek semâvî kitaplar ve gerekse onların mübelliği olan nebiler insanlığa karşı hep bu nasihat vermek ve rehberlik yapmak keyfiyetini gerçekleştirmişlerdir. Lakin herkes ilim sahibi olup da enbiya tarihini ve semâvî kitapların muhtevasını lâyıkıyla öğrenemeyeceğinden bütün insanlar, kendilerine yakın ve mensup oldukları cemiyet içinde olgun bir davranış manzûmesi sergileyen ve zengin bir fikri hayatı olan kimselerin irşadına muhtaçtır.
Reklam
Eğer bu adam derse ki: “Ben falcılık yoluyla olsun, tıp açısından olsun, bazı şeyleri inceledim. Denemelerim sonucu, bunların kimisinin doğru olduğunu gördüm ve içimden de bunun doğru olabileceği kanaatine vardım. Böylece bunların kabul edilemez olmadığını, kaçınılması ve uzak durulması gereken şeyler olmadığını gördüm. Oysa Nübüvvet yoluyla
"Ötekiler mi? Hiç kimse! Yalnız, kadınların büyük çoğunluğu böyledir bence: çoğu bir erkek ister; cinsel ilişkiyi istemez, ama ele geçirdiği kelepirin bir yönü olarak katlanır buna. Daha eski moda olan kadınlar, bir hiç gibi yatıverir, işi oluruna bırakırlar. Ama birleşmenin kendisi, hiçbir anlam taşımaz onlar için, tatsız bir şeydir. Birçok erkek de böylelerinden hoşlanır. Ben tiksinirim. Ne var ki, onun gibi kurnaz kadınlar, böyle değilmiş gibi görünmeyi başarırlar. Tutkulu, ürpertili gibi görünürler. Oysa hepsi palavradır. Yapmacıktır. - Bir başka tür de vardır ki, doğal ilişkilerden başka her şeyden hoşlanır: her türlü duygudan, kucaklaşmaktan, kendini yitirmekten. Yerli yersiz istek uyandırır insanda, hiç ilgisiz bir anda boşalıverirsiniz. - Bir de katı tür vardır, ne yaparsanız yapın haz duyuramazsınız, sizden çok daha sonra, ancak canları istediği zaman haz duyarlar, karım gibi. Etkenliği ellerinde tutmak isterler hep.- Bir başka tür de içerden ölü olanlardır: düpedüz ölü: bilirler böyle olduklarını. Birtakımı da gerçekte haz duyamayacağınız anda boşaltıverir sizi, sonra uyluklarını kıvıra kıvıra kendi hazzına ulaşmaya çabalarlar. Bunların çoğu sevici türden kadınlardır. Bu sevici kadınların, bile bile ya da bilinçsiz olarak gösterdikleri davranış, şaşılası bir şeydir. Bana öyle geliyor ki, hemen hemen hepsi de sevicidir kadınların."
Sayfa 160
Hiç de estetik olmayan görsellerle karşınızdayım. Taşınıyoruz. İlk kitaplardan başladım. Zaman içinde bir hayli kitap toplamışız evimize. Elime aldığım her kitap bir milisaniyeliğine de olsa beni başka bir ana götürüyor. Annemin genç kızlığında İsmet Özel’e, Rasim Özdenören’e imzalattığı neredeyse o her yeri çizili kitaplar. Annemin ben 10
Eğer bizden beklenenler hakkında özgürce tartışamadığımız bir ortamdaysak, orada bir yanlış vardır. Bir masada, oradaki herkesle eşit şekilde “Ben şu konuda bana yanlış davrandığınızı düşünüyorum,” diyemiyor, başkalarıyla onların bize davranış şekilleri hakkında konuşamıyorsak, hatta bu davranış biçimlerini sorgulamamıza izin verilmiyorsa, orada istismar vardır.
Reklam
Hayatta "ya öyle, ya böyle" ile nadiren yol alınıyor; duygularla davranış biçimleri, kemerli burunla yassı burun arasında var olanlar kadar çeşitli.
Kimse kendisini değersiz yahut bir başkasından daha aşağı hissetmemeli. Bana kendimi değersiz hissettiren bir söz ya da davranış doğru olamaz.
İnsan davranış kalıplarını ileri doğru dönüştüren gerçek bir dürtü olan öğrenme kapasitesinden başka hiçbir şey insanı içgüdülerinin temel planından bu kadar uzaklaştıramaz. Varoluşumuzun değişen koşullarından ve uygarlığın getirdiği yeni uyum ihtiyacından en çok o sorumludur. Aynı zamanda, insanın içgüdüsel temeline yabancılaşmasından doğan çeşitli psişik rahatsızlıkların ve zorlukların, yani köklerinden kopmasının ve kendisi hakkındaki bilinçli bilgisi ile özdeşleşmesinin ve bilinçdışını zedeleme pahasına bilinçle bu kadar ilgilenmesinin kaynağı da odur. Sonuç olarak, modern insan ancak kendisinin bilincinde olabildiği ölçüde tanıyabilmektedir kendisini. Bu da büyük ölçüde çevresel koşullara, bilgi edinme dürtüsüne ve özgün içgüdüsel eğilimlerini bir ölçüde değiştirerek kontrol altına almasına bağlı olan bir yetenektir. Dolayısıyla insanın bilinci çevresindeki dünyayı gözlemlemeye ve araştırmaya yönelir ve ruhsal ve teknik kaynaklarını bu dünyanın özelliklerine uyarlamaya çalışır. Bu iş o denli zorlayıcı ve yerine getirildiğinde o denli karlı bir iştir ki, insan bu süreç içinde kendini unutur. İçgüdüsel doğası ile ilişkisini kaybeder ve gerçek benliğinin yerine kendi hakkındaki fikrini koyar. Ve hiç farkına varmadan bilinçli faaliyetinin ürünlerinin gerçeğin yerine geçtiği, tamamen kavramsal bir dünyanın içine kayar. İçgüdüsel doğasından kopması insanı kaçınılmaz olarak bilinç ile bilinçdışı, ruh ile doğa, bilgi ile inanç arasında çelişkiye sokar. Bu bölünme insanın bilincinin artık içgüdüsel yönünü görmezden gelemediği veya bastıramadığı noktada patolojik hale dönüşür.
Genç adam Bilgeye sordu: "Muslüman olduğu halde insanların kaba ve sert olmalarını anlayamıyorum. Bunun nedeni nedir efendim?" Bilge derin bir nefes alıp gence baktı. Sesini acı bir tebessüme sarıp konuşmaya başladı : "Allah'ın söylediklerini öğrenip Allah'ı öğrenmeyenlere baktığında onların kaba ve sert olduğunu
Reklam
Her insan kendisi için yaşar. Kendi amaçlarına ulaşmak için bağımsızlıktan yararlanır ve tüm varlığıyla her an şu ve ya bu davranışta bulunmakta özgür olduğunu hisseder. Ama bir davranışta bulunur bulunmaz zamanın belirli bir anında meydana gelen bu davranış o anda geri dönülmesi imkansız bir olay haline gelir ve tarihin malı olur. Tarihin malı olan şeyler arasındaysa insanın özgür bir varlık olarak değil, önceden yeri beli olan varlık olarak önemi vardır.
Samimiyetsizlik uygarlıkla gelişmiştir
Samimiyetsizlik ilkel toplumların bilmediği bir davranış biçimidir.
“Kadınlar muhteşem canlılar. Düşünün şimdi, o küçücük fırça ile ojeyi sürüyor ama sıçratmıyorlar. O saçlarla banyoda verdikleri mücadele en az 30 dakika. Hâlâ nasıl yaptıklarını bilmiyorum fakat o incecik topuklularla kilometrelerce yürüyebiliyorlar. Babalarından para sızdırmaktaki başarılarına hâlâ akıl erdiremedik ( biz babalarımızın ceplerinden çalardık). Biz erkekler yaptığında itici görünen birçok davranış onlar yaptığında hoş görünüyor. Bütün bunların yanında bir de aşık olabiliyorlar, daha da şaşırtıcı olan. Onlara deli gibi aşık adamları peşlerinde süründürüp kendilerinin burnunu boka sokan erkeklere köpek olabiliyorlar. Kadınlar demiştim, muhteşem canlılar. Erkekleri doğuruyorlar, adamları öldürüyorlar..”
Eğer organik bir neden veya travma yoksa çocuklardaki dav­ranış bozukluklarının nedeni yüksek oranda anne-babadır. E­beveynler hangi davranışlarının çocuklarının ruh sağlığını o­lumsuz etkilediğini genelde bilmezler. Dolayısıyla ebeveynin hatalı davranışı devam ettiği müddetçe çocuktaki problem de­vam edecektir. Bu yüzden çocuk terapilerinde ailenin de sürece dahil edilmesi önemlidir.
Kanon KitapKitabı okuyor
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.