Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Dertmatolog Psikanaliz

Dertmatolog Psikanaliz
@dertmatolog
Okumaktan zevk alan,şiir yazmak gibi uğraşları olan biriyim. Deneme ve şiir karışımı henüz basılmamış iki şiir kitabım mevcut.Ayriyeten insanla alakalı psikolojik tahliller içeren bir kitabı da yazmakla meşgulüm. Meşgul...
PAÜ Arkeoloji '14
Bursa
19 Ağustos
84 okur puanı
Haziran 2019 tarihinde katıldı
"Benim gibi kocakarıların sevgisi pek masum bir sevgi değil aslında, çıkarcı bir sevgi!.. İhtiyacımız olanı seviyoruz. Oysa siz, hiç ihtiyaç duymadığınız halde annenize karşı bir sevgi taşıyorsunuz. Hepiniz, kendinizi başkaları için feda ediyor ve hapislerde, sürgünlerde çürüyorsunuz. Gencecik bir kız gecenin karanlığında, ayazında yollara düşüyor, kilometrelerce yol yürüyor. Sizler gerçekten seviyorsunuz. İşte bu sevgi, masum bir sevgi! Ben böyle sevmeyi beceremiyorum. Sadece bana ait olanları, bana yakın olanları seviyorum!.."
Bordo SiyahKitabı okudu
Reklam
Kıvırcık saçlı başındaki şapka arkaya doğru kaymış, uzun boylu bir delikanlı, üstünü arayan bekçilere, "İblis herifler, ceplerimi değil, asıl kafamı arayın!" diye bağırıyordu. Bekçilerden biri, "Senin kafanda bitten başka ne olabilir ki?" diye karşılık verdi. Az öteden bir işçi de, "Size de zaten bit avlamak yakışır ancak, balık değil!" diye cevabı yapıştırdı.
Bordo SiyahKitabı okudu
Ana, "Bu yaptıklarınız için sizi kim ödüllendirecek?" dedi ve içini çekerek yine kendisi yanıt verdi: "Tanrı'dan başka hiç kimse! Ama sanırım siz de ona inanmıyorsunuz, ha?" Genç kız başını sallayarak, "Hayır!" dedi kısaca. Ana heyecanlı bir sesle, "Ben size inanıyorum oysa!" dedi ve kömürlü ellerini önlüğüne silerek derin bir inançla sözüne devam etti: "Siz dinimizi anlamıyorsunuz. Tanrı'ya inanmayan kendini böyle bir yaşama nasıl adar?"
Bordo SiyahKitabı okudu

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
"Demek öyle! Benim eve de geldiler, arayıp taradılar, sövüp saydılar ve çekip gittiler. Pavel'i götürdüler ha! Elbette, müdür bir işaret çaktı, jandarma da başını eğdi ve adam gitti! Birbirleriyle iyi anlaşıyorlar doğrusu. Biri boynuzundan tutuyor, biri sağıyor halkı!"
Bordo SiyahKitabı okudu
"Peki! Tamam! Şöyle diyebiliriz o halde: Tanrı akılda ve yürektedir, ama kilisede değildir! Kilise olsa olsa onun mezarıdır."
Bordo SiyahKitabı okudu
Reklam
Pavel kararlı bir sesle, "İnsanı kurtaracak olan sadece akıldır," dedi. Ribin inatla diretti: "İnsana güç veren yürektir, akıl değil."
Bordo SiyahKitabı okudu
"Affet beni, ana! Senin, inançlarına söz ettirmeyecek kadar yaşlı olduğunu unuttum." Pavel konuşmasına devam etti: "Benim sözünü ettiğim sizin sığındığınız iyi ve bağışlayıcı Tanrı değil; papazların bize karşı bir kamçı gibi kullandığı ve onun adıyla korkutarak, insanları bir avuç kötü kişinin emrine uymak zorunda bıraktırdıkları Tanrı'dır."
Bordo SiyahKitabı okudu
"İnsanların yenilenmesi gerek! İnsan uyuz olursa, sokarsın onu banyoya, bir güzel yıkarsın, temizlersin, iyileşir! Bu basit. Peki, insanın içi kirlenmişse ne yapmalı? Asıl sorun bu!"
Bordo SiyahKitabı okudu
... "Tok insan bulmak kolaydır ama namuslu insan bulmak zordur!" diye söze karıştı. "Bizim görevimiz bu kokuşmuş bataklığın üzerinde güzel bir geleceğe köprü kurmaktır!"
Bordo SiyahKitabı okudu
"Hayır, biz tepemize çöküp gözlerimizi kapayanlara her şeyin farkında olduğumuzu, ahmak olmadığımızı, hayvan olmadığımızı, tek istediğimizin karnımızı doyurmak olmadığını, insanca yaşamak istediğimizi anlatmalıyız! Anlamalılar ki, boynumuza taktıkları bu boyunduruk, akılca onlarla yarışmamıza ve onları yenmemize engel değildir!.."
Bordo SiyahKitabı okudu
Reklam
"Her şeyi bilmemiz gerektiğini söyleyenler haklıdır. Ancak biz kendimizi aklın ışığıyla aydınlatırsak, karanlıktakilerin bizi görmeleri mümkün olabilir. Her soruya dürüst ve doğru yanıt verebilmeliyiz. Bunun için de bütün gerçekleri ve bütün yalanları bilmeliyiz..."
Bordo SiyahKitabı okudu
"Bunun nasıl olduğunu ben de fark etmedim. Küçükken herkesten korkardım, büyüdükçe bu korku nefrete dönüştü. Herkesten farklı farklı, birçoğundan bilmediğim nedenlerle nefret ediyordum, bu kadar basitti. Şimdi ise hepsi gözüme çok farklı görünmeye başladılar. Şimdi sanki onlara acıyor gibiyim. Ne olduğunu tam anlayamıyorum, ama içinde yüzdüğümüz pislikten hepsinin sorumlu olamayacağını anladıktan sonra yüreğim yumuşadı..."
Bordo SiyahKitabı okudu
"Dilediğin gibi yaşa, seni engellemeye kalkacak değilim. Yalnız senden rica ediyorum, insanlardan sakın, onlarla konuşurken dikkatli ol. İnsanlar birbirlerinden nefret ederler, bu yüzden onlardan çekinmek gerekir. İnsanlar hırslıdır, birbirlerini kıskanır, kötülük yapmaktan zevk alırlar. İçyüzlerini açığa çıkarmaya veya onlar hakkında hüküm vermeye kalkışırsan senden nefret eder ve seni mahvetmek için ellerinden ne gelirse yaparlar."
Bordo SiyahKitabı okudu
Yaşadığımız hayatı bir düşünsene! Kırk yaşına geldin, ama gerçekten yaşadın mı? Babam seni hep döverdi, bunun nedenini yeni yeni anlıyorum, aslında o, neden kaynaklandığını anlamadığı kendi acısını ezmeye çalışıyormuş.
Bordo SiyahKitabı okudu
Her gün fabrikanın çığlık çığlığa öten düdüğü işçi mahallesinin isli, yağlı havasını yırtarcasına çınladığında, uykusunu alamamış yorgun insanlar asık yüzlerle, minicik külrengi evlerden ürkmüş karafatmalar gibi dışarı fırlar, buz gibi sabahın ayazında daracık sokaklardan, kare biçimindeki, yağlı sarı koca koca pencerelerinden yayılan ışıkla çamurlu yolu aydınlatarak onları beklemekte olan yüksek taş duvarlı fabrikaya doğru yürürlerdi. Uykulu homurtular, kaba saba küfürler yürürken ayaklarının altındaki çamurlardan çıkan vıcık vıcık seslere karışır, bu seslere de daha ötelerden fabrikanın boğuk gürültüsü eklenir ve alacakaranlık havayı altüst ederdi. Yüksek bacalar sevimsiz ve soğuk görünüşleriyle mahallenin üzerinden gökyüzüne doğru yükselirler. Akşamleyin güneşin son ışıkları pencerelerde kızıl yansımalarla isteksizce parıldarken, fabrika, yüzleri kirden pastan kararmış bu insanları bir cüruf gibi içinden atar ve onlar, üzerlerine sinen makine yağı kokusuyla, açlığın okunduğu yüzlerinde bir sırıtmayla, yeniden sokaklara dökülürlerdi. Ancak, şimdi seslerinde bir canlılık, hatta bir sevinç belirirdi. Zorlu bir işgününün daha sonuna gelmişlerdi. Evde onları yemek ve dinlenme bekliyordu. Fabrika, onların bütün günlerini yutar, makineler kendilerine gereken gücü onların kaslarından emerdi. Günler, ardında tek bir iz bırakmadan ömürlerinden çekilip alınıyor, insanlar farkında bile olmadan mezara doğru biradım daha atıyorlardı. Yine de onlar, kendilerini bekleyen dinlenmenin keyfi ve meyhaneye gitmenin sevinciyle mutlu hissederlerdi. Bu da yetiyordu onlara.
Bordo SiyahKitabı okudu
328 öğeden 16 ile 30 arasındakiler gösteriliyor.