Karşınızdaki Sırf size arada iyi davranıyor diye, sırf bazı olumlu özellikleri var diye bir çok olumsuzluğuna tahammül edermiydiniz ?
Tıbkı 1 bardak süt için inek beslemek gibi.
Bedellerin ödülleri geçtiği bir ilişki içinde olduğunu fark ettiğinizde bu ilişkiye nokta koyarmıydınız ?yoksa Ödüllerle yedinmeyi öğrenirmiydiniz ?
Aşkın bittiği, gerçeklerle yüzleşildiği anda toparlanmanız çok vakit alır mı ?
Böhle bir durumla karşılaştığınızda kendine hiç Sordunuz mu neden azcık ilgi ve sevgi uğruna bu kadar bedel ödüyorum?
Ya da şu Soruyu ;
Neden başkasından beklediğim ve başkasına verdiğim değeri kendime ben vermiyorum?
"Bir insan ne kadar çok acı çekerse inanıyorum ki o kadar fazla mizah duygusuna sahip olur. Bir insan mizahın kullanılışındaki gerçek otoriteyi yalnızca en derin acıyla elde edebilir."
Bana da bir günlük beylik verilse ne yapardım diye düşündüm şu an. "Çoktandır hepten unuttuğunuz şeyler var! Nezaket, candanlık, ölçü ve gülümseme... Bunları hatırlayın" derdim. Dinleyen olursa tabii...
Berlin Mektupları, Haldun Taner
Kaygı Şu Anlama Geliyor Sanki Dünya kapınızı Çalıyordur ve birşey yaratmak birşeyler yapmak zorundasınızdır. Dolayısıyla kendi Özünü bulabilmiş insanlar için kaygı ;yaratıcılık ve cesareti teşvik eden birşeydir zaten bizi insan yapan da budur.
“Ne kadar az bilirsen o kadar iyi uyursun” der Gorki. İzahını Sartre yapar; “uyursan gece biter uyuyamazsan sen.” Son noktayı Freud koyar: “çok uyumak kaçmaktır, uyuyamamak ise yakalanmak.”
Anlayışsız insan yüktür. Bir hatanızda veya bir isteği karşılanmadığında tavır alıp küsecek ve hayatınızdan çıkmayı tercih edecek kişi kayıp değildir. Bir fazlalığın azalması, bir yükün hafiflemesidir.
Evine ekmek getirme bile büyük bir mücadele gerektiren ülkemde artık kitab okumak bile lûks konuma geldi eskiden kitabcıları dolduran okur şimdi İkinçi el sahaf dükkanlarına bile uğramaz oldu okuma kültürü eksik olan ülkeme teşfik yerine ek zamlarla daha da hevesi kırılıyor