Mekanlar, evler, insan yaşamında iz bırakır. Bazen insan mekânı biçimlendirir, bazen de mekân insanlara yön verir. Çocukluk yıllarım çok zengin bir ailenin tevazu dolu yaşamıyla geçti. Oturduğumuz evler her zaman standartların üstünde oldu. Hatta çevresinde standartları belirleyen bir kriter olarak algılandı, ancak o evlerin içindeki yaşamlarda kanaatkârlık, aşırılıktan kaçınma ve "herkes gibi yaşama" ısrarı vardı. Zenginliğin sınırlarının yaşama henüz yansımadığı bu yıllarda "sosyete" sözcüğünün Vehbi Koç ve ailesi için kullanılması pek olanaklı değildi. Annemin ve babamın geçmişten gelen mütevazı ev hayatları, bizleri belirleyen önemli bir mihenk noktasıydı.