Ebu Hureyre radıyallahu anhten: Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurmuştur; Allah bir kimsenin ecelini altmış yaşına kadar tehir etmişse artık onun için bir mazaret birakmamiştir. (BUHARî)
"İblis 'Öyleyse beni azdırmana karşılık, and olsun ki, ben de onları saptırmak için senin doğru yolunun üstüne oturacağım. Sonra elbette onlara önlerinden, arkaların- dan, sağlarından, sollarından sokulacağım ve sen, onla- ın çoklarını şükredenlerden bulmayacaksın!' dedi.
(Araf Sûresi 7/16-17)
~Bu -üretme ya da dinlenme - fıtrî bir olay olduğu sürece yukarida ifade ettiğimiz âyetin kapsamına girer: "Hayatım, âlemlerin Rabbi olan Allah içindir" ifadesine... -İslâm'da- bu sanatın da alemlerin Rabbi olan Allah için olması gerekir.!!
Bu sözü duyduklarında insanların büyük bir çoğunluğunun aklına, edebiyatın ya da sanatsal ifadenin- hepsinin dinî bir edebiyat olması, böylelikle "Ålemlerin Rabbi olan Allah için" olması ve bu yüzden vaaz niteliği taşıması gerektiği gelir...
Oysa kastedilen bu değildir.
Vaazın bir yeri ve konumu vardır. Fakat bütün sözlerimiz bir vaaz haline dönüşürse, bu, faydadan çok zarar verir."