Kadına güvenmeyen ve sürekli lekeleyen adamın anne ile erkeğe sürekli nefret besleyenin de baba figürü ile problemi büyüktür. Kokte bir yerlerde bir erkek veya kadın kötüdür ideolojisi ona aşılandığı için karsidakina asla gerçek anlamda teslim olmaz. Stratejik oynar ve sonunda püffff. Bir de sonra acı edebiyatı. Guvenmediginiz tutunmadiginiz ilişkiler sonrası suçlayıcı ibareler kullanmak çok acı bir durum. Biri birini sucluyorsa kendi de o kadar suçludur. Çünkü onu o yaratır. Bir insanla beraberseniz.sizin kalbinizin ve zihninizin bedenlenmiş hali karşınızdadır .Ve burda suçlu ve mağdur yoktur.
Ortaçağda sanatçıyla zanaatçı arasında gücendirici hiçbir katego-
rik ayrım söz konusu olmadığı gibi, sanat eserlerinin üretiminde kes-
kin bir toplumsal cinsiyet ayrımı da yoktu. Sadece erkekler ya da
sadece kadınlar tarafından icra edilen iş ya da sanat sayısı çok azdı.
Bunun nedenlerinden biri, üretimin önemli bir kısmının dinsel
Kitap bir psikoterapist tarafından yazılmasına rağmen akademik bir eser değil. Tamamen yazarım kendi deneyimlerine dayalı yorumlardan ibaret. Bir akademik inceleme sonucu yazılmış eser bekliyorsanız yanılırsınız. Yazım dili de gayet basit. Benim gibi alan alan dışı okuyucular da rahatlıkla okuyabilir.
Terapist, kliniğini kadınların cinsel
- Zavallı Semih Bey… derdi. Beyhude yere akıntıya kürek çekiyor. Nevzat Hanım, artık dünyada kimseyi sevemez. Ne onu, ne de başkasını… Amma erkek aklı, ne yaparsın!
Türkiye'de en çok önerilen kitaplardan biri.
Makamına hak ettiğini düşünüyorum.
İlk başta "Abartmayın, ne yükselttiniz kitabı?" demiştim. En sonunda "Tamam, kesinlikle okuyorum artık." dedirttiler.
Evet, minik Martin'imiz.
Bir bilgi birikimi olmayan Martin'imiz.
Ama sorun bakalım, Martin o zaman mutlu muydu?
“Politikacı alelade dünyayı din adamı ruhsal dünyayı ele almıştır onlar arasında tüm dünyayı köleleştirmiştir. Onlar herkesin özgürlüğünü mahvetmiştir.”
"Osmanlıları benim gibi görmüş. Evet, Osmanlılar söz arasında vatanı umursamaz gibi görünürler; o kadar aldırış etmez gibi görünürler ki konuştuğun adamı heykel zannedersin. Hele karşılarında bir düşman göster; hele vatanın kutsal topraklarını bir yabancının murdar ayağı ile çiğneyeceğini anlasınlar... İşte o zaman halka başka bir hâl geliyor, işte o zaman en güçsüz köylü ile benim aramda hiçbir fark kalmıyor, işte o zaman o abah kebeli Türkler, o tatlı sözlü yumuşak yüzlü köylüler, o çifte koşulan öküzden fark etmek istemediğimiz biçareler aradan bütün bütün kayboluyor da yerlerine Osmanlılığın kahramanlığın ruhu meydana çıkıyor. En güçsüzü dişi ile kılıca, eli ile kurşuna saldırıyor. Kimse sınırboyunun en önemsiz bir taşını korumakta, yavrusunu koruyan dişi arslandan, anasını sakınan erkek insandan geri kalmıyor."