Hayatta aşka galip gelecek hiçbir şey bulmuyordu. İnsanlığın hissiyat ve meyillerinin en yücesi, en seçkini oydu ve bütün öbürleri onun karşısında sadece susmak ve eğilmek zorundaydı.
İnsanın hayatını temizliği, saflığı, masumiyeti için feda edebileceği bir kadın bulmanın ne kadar güç olduğunu düşündükçe kalbi ağlayacak kadar derin bir acıyla sızlıyordu.
aşk gizemli bir şarkıdır
dinleyemediğim
ayrılığın arkasından duyulan
gün doğuyor, neden gülemiyorum
siyah bir tanyerinde
beklemek yakışmaz bana geceyi
eylül mü vurdu güllerimi, bilemiyorum
Bazı kitaplar bir çırpıda okunur ya, bu kitapta onlardan biriydi benim için.
İşin doğrusu
Ercan Kesal'lı tv'deki dizilerden özellikle bugünlerde atv televizyonunda ki, Aldatma dizisinde ki Avukat rolünden izlemekteyiz.
Bir gün istanbulda D&R da kitaplarını görünce popileritesini kullanıp kitap yazdığı ön yargısına varmıştım. Oysaki
Eser son derece etkileyiciydi. Tabi betimlemeler ara sıra içerisinde kaybolacakmışsınız hissini uyandırıyor ve zaman zaman yorduğu da oluyor. Ancak zaten kitap en çok da bu betimlemeler ve iç monologlar üzerine kurulu. Yazar yasak aşkı fazlasıyla masumane biçimde ele almış.Öyle ki Suad ve Necib'in birbirine aşk itirafı bile bir eldiven
Thedore Herzl'in ilk ziyaretinden 4 sene sonra Osmanlı Devleti'nin Selanik Mebusu Yahudi Emmanuel Carasso, Siyonist bir heyetle 17 Eylül 1901 de Sultan II. Abdülhamid'in huzuruna çıkarak, Rusyada zulüm gören Yahudilerin Filistine yerleştirilmeleri ve Yahudilere Filistin'de muhtariyet verilmesi karşılığı olarak 20 milyon altın teklif etmiştir. Bu tekliflere sinirlenen Sultan II. Abdülhamid, heyeti huzurundan kovmuştur.
Bunun için dünyanın değişik yerlerine, dış parazitlerden etkilenmeyen alıcılar yerleştirildi. Bu alıcıların Prenses Diana ölmeden Japonya depreminden ve 11 Eylül ikiz kulelere uçak çarpmasından üç dört saat önce ciddi bir sapma gösterdiği tespit edilmiş.
"Kalabalık içinde yalnız yaşamak, kalabalık içinde gezip beraber bir köşeye kaçmak, işte asıl zevk budur. İnsan, kalpleri birbirine bağlayan bu bağları o zaman anlar."
Nedir bu insanlıktaki, varlığımızın derinliklerindeki çürümüşlüğün kötü kokusu, bu çamur, bu fırtına? Pisliğin, bir daha kalkmamak üzere, temizliği yaralaması niçin?