Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Feyzanur

Peki, biz ramazanın ateşten koruyan ay anlamına geldiğini neden unuttuk. Çünkü biz Müslümanlar, "zaman bilincini" kaybettik. Şu anda Müslümanlar zamanda kaybolmuş durumdalar.
Sayfa 358Kitabı okudu
Reklam
Eskiden hemen herkesin birbirini tanıdığı küçük şehirlerde ramazanda bir ay boyunca lokantalar ve meyhaneler kapatılır, kahvehaneler gündüz çalışmaz, oruç tutmayanlar ya da tutamayanlar oruçluya saygı gösterir ve gündüz aleni şekilde asla oruç yenmezdi. Kısacası ramazan ayının bir rûhu, daha doğrusu bir rûhanîyeti vardı...
Sayfa 327Kitabı okudu
"Dünyada hiç kimse orucunu tek başına açmak zorunda kalan birisi kadar yalnız değildir."
Sayfa 325Kitabı okudu

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Türk milleti, bu bilmem kaç bininci mübârek ramazanda mavi semalar, kızarmış ufuklar, bu gül bahçesi vatan içinde Allah'la birlikte olmanın şuur ve gururuna her yılkinden biraz daha fazla ihtiyacımız var. Medeniyete, kalkınmaya, refaha, güler yüze, ahlâka, fazilete doğru manevi koşu içinde olmalıyız.
Sayfa 321Kitabı okudu
Namazdaki teslimiyet, kulun kendini inkâr etmesi veya nefyeylemesi değil; belki bindiği gemi batarken, ya da ateş hattında kurşunlar tepesinden yağarken dahi onu, rahatlıkla Hakk'ın huzurunda tutabilen hudutsuz kudretti.
Sayfa 285Kitabı okudu
Reklam
Eski İftarlar
Ramazanda zengin, orta halli hatta fakir, herkesin kapısı ve sofrası herkese açıktı. Akraba ve yakın dostlar arasında, davetsiz olarak iftara gitmek, bir saygı ve nezaket kâidesi idi. Buna mukâbil akrabalık, ahbaplık ve komşuluk münâsebetleri gereğince yapılan iftar davetleri de gene, davet edilene karşı davet edenin alâka, itibar ve saygısının bir nişânesi demekti.
Sayfa 284Kitabı okudu
Oruç Nedir?
Cevâbı hem kolay hem de güç bir sual. Peşin olarak kısaca şunu düşünelim: Orucu, muayyen saatler arasında yemekten içmekten ve orucu ihlâl eden tutum ve davranışlardan kaçınmaktan ibaret görmemek gerek. Zira orucun, fizyolojik olduğu kadar sosyal ve psikolojik hatta pedagojik tarafları da vardır ki uzvî ve bedenî faydaları yanında, rûhanî ve terbiyevî tarafları daha ağır basar.
Sayfa 277Kitabı okudu
Oruçta başka başka faydalar, türlü türlü sırlar vardır. Nefsi, nefsânî isteklerden alıkoyar. Alışkanlıkların çemberinden kurtarır. Açlığa, susuzluğa katlanma; açların, susuzların hâlleriyle hâllenmeyi öğretir.
Sayfa 246Kitabı okudu
Ramazan bitinceye kadar, büyüğümüzü, küçüğümüzü sevindirir, uslulaştırır, vücutlarımızı mâneviyyatın vecdine sarardı. Fâniliğin sonsuz noktasından doya doya bekayı seyrederdik. Ve ramazanın, bolluk, merhamet, neşe ve zenginlik getirdiğine kaniydik.
Sayfa 204Kitabı okudu
Çanakkale Geçilmez!
Allah yolunda, vatanı, namusu, mukaddes değerleri uğruna anadan, babadan, yârdan, evlattan ve candan geçerek yiğitçe savaşan tüm ecdadımıza Allah'tan rahmet diliyor saygı ve minnetle anıyoruz..🇹🇷
Reklam
Orucun ahlâkımızı tezhibi, vicdanlarımızı tasfiye etmesi gibi birçok terbiyevî tesirleri arasında en ehemmiyetli bir tesiri de oruçluyu açların, yoksulların pek acı olan hayatını, ıztırabını gündüzleri olsun yaşayarak onlara yardıma koşmaya teşvikidir. Bu itibarla üçüncü olarak sıraya koyduğumuz zekât, fitre ibadetlerimiz en başta gelir. Bu halde Kur'an ayetlerinde ve hadis rivayetlerinde bu mâli vecibelerimize verilen ehemmiyete bakarak ramazan ayına içtimaî yardım ayı da demek pek yerinde olur.
Sayfa 140Kitabı okudu
Ramazan Geceleri
Ramazan günleri halk camilere gidip vaaz edenleri ve hâfızları dinleyerek cemaatle namaz kılar, sonra Beyazıt Camii avlusunda açılan ramazan sergisi ile çarşıları gezerek vakit geçirirdi. Böyle günlerde Sultan ikinci Mahmud'un kıyafet değiştirerek Beyazıt civarında ve Kapalıçarşı'da gezdiği görülürdü. İstanbul'un ramazan geceleri bilhassa dikkati çekerdi. Diğer aylarda gece hayatı olmayan büyük şehir, ramazanda nûrâni bir hal alırdı. Halk sahura kadar uyumazdı. Bütün dükkanlar açık olur, bunların ve evlerin aydınlıkları caddelere vururdu.
Sultan II. Abdülhamid birçok sebeplerle, ramazanlara fevkalâde ehemmiyet verirdi. Evvelâ dindardı. Bu mübarek ayı tesîd eder, ona hürmet ederdi. Muntazaman oruç tutar, Kur'ân-ı Kerîm okur, namaz kılar ve bunu böyle yapanlara ayrıca para verir, severdi. Mübârek ayın hulûlünden evvel kilercibaşıyı çağırır, ona emirler verir, sofralar ve yemekler ve her akşam iftara davet ettiği askerlere verilecek iftariyeler üzerinde zihin yorar, âdeta menüleri kendisi hazırlardı.
İstanbul'un o ruhani ve cümbüşlü ramazanlarında mahyalar on beşine kadar yazı on beşinden sonra da resim olmak üzere kurulurdu. Meselâ: "Merhaba ya şehr-i Ramazan, Bismillah, Maşallah, Yâ Kerim, Yâ Muîn gibi kutlu yazılar, son geceleri de Elfirâk, Elveda" yazılırdı. Yapılan resimler şunlardı: Gül, inci çiçeği, lâle, boru çiçeği, kayık, vapur, köşk, Kız Kulesi ve benzeri şeyler.
906 öğeden 16 ile 30 arasındakiler gösteriliyor.