"...zor bir yolculuk yaşadım ve yorgundum. Dinlenmem gerekirken yeni bir yolculuğa daha çıkmak mecburiyetinde bırakıldım. Onun tarafından onu unutmak yolculuğuna..."
G.K.
"...Bedenimin yorgunluğu bir başka da duygularım sanki tonlarca yükün altında kalmışçasına ezikti. Güçlü olmak zorunda olduğum için mi güçlüydüm? Yoksa gerçekten ben bu kadar güçlü müydüm? Bunun ayrımını hala yapabilmiş değilim!"
G.K.
...kendi hayatına heyecan katmak uğruna seni terk ettiğini, hatta şu an dönemlik seks arkadaşlarıyla özgürce takılmak için maratona çıktığını ikimiz de biliyoruz...
Bir kadın nasıl olur da bu kadar şahane aşkını dile getirebilir hayretler içinde kaldım, özendim, imrendim. Günümüz aksine aşık olmak için ille de birlikte olmak gerekmediğinin en güzel örneklerinden biri. Kaldı mı böyle insanlar yeryüzünde acaba!!
"Dolup dolup taşan vücutlarımız kendine geldiğinde muhteşem bir gökkuşağı doğdu gözlerinde. Ve dudakları güneş gibi parlarken, akşamın içimize çökmesi ile uykuya verdik bedenlerimizi. Hâlbuki birkaç saat sonra sabahın aydınlığı vuracaktı dünyamıza ama önemli değildi. Benim içime çoktan bir ışık doğmuştu bile..."
G.K.
"Ey geç bulduğum aşk,
Bana bir caddenin ortasında çarpmıştın tüm sakarlıginla,
Ikimizde birbirimizi yerde bulmuştuk ilk anda,
Ozaman nereden bilirdim aynı caddedeki bir restoranda,
Seni kaybedeceğimi kolllarimda,
Yıllar sonra."
"Omuzlarımda bir battaniye, elimde kahvem ve sigaram, tam tepemde ay bembeyaz bir nilüfer gibi, ışıl ışıl parlıyor. Denize fener olmuş, her tarafı aydınlatıyor. Hafiften dalga sesleri en güzel aşk şarkılarını mırıldanıyor bana."
G.K.
"Şu an elim titriyor nedense; bazı şeyleri çok yoğun yaşadığım zaman hep bir şeyleri kaybedecekmişim veya kaptıracakmışım gibi bir his kaplıyor içimi ve beynimin sanki her fonksiyonu çalışıyor, kafam ve bedenim ağırlaşmaya başlıyor, düşünemiyorum, fikirlerim oradan oraya savruluyor."
G.K.