Kendime bile açıklayamadığım şeyleri başkaları için anlaşılır kılmak gibi bir amacım kesinlikle yok.
Gece, dertli adamın saplantılarından kurtulmak için sığındığı, ama sığındıkça içlerine daha da gömüldüğü gece. Madem korku bu duvarların gözeneklerinden sızabiliyor, o zaman bir şakadır kurtuluş.
Reklam
Neden bana iyi olduğunu bildiğiniz bir hayatı veremiyorsunuz?" diye sordu birden. "Kütüphane bu şekilde çalışmıyor." Nora'nın bir sorusu daha vardı. "Yaşamların çoğunda uyuyor olacağım tabii, değil mi?" "Birçoğunda, evet." "O zaman ne olacak?" Uyuyor olacaksın. Sonra da o hayata uyanacaksın. Endişe edecek bir şey yok.
Ebû Zer (r.anh) anlatıyor: Allah Resûlü, gece kalkıp sabaha kadar namaz kıldı. Namazda hep şu âyeti okuyordu: "Eğer onları cezalandırırsan, şüphe yok ki onlar Senin kullarındır. Onları affedersen, aziz ü hakîm (üstün kudret, tam hüküm ve hikmet sahibi) ancak Sensin!”(Mâide, 5/118)
Yer yüzünde gezer idim, Uğradığım milkler yatar. Kimi ulu, kimi kiçi, Key kuşağı berkler yatar. Kimi yiğit, kimi koca, Gündüzleri olmuş gece. Kimi derviş, kimi hoca, Mümin muhakkikler yatar
Yunus Emre
Yunus Emre
412 syf.
9/10 puan verdi
Selamlar.Bugün sizlere sevgili @_durumavii kaleminden #kızılgeceserisi ‘nin üçüncü kitabı ile geldim.Yazarın kalemini bilmeyenler için çok akıcı ve güzel bir kalemi olduğunu söyleyip hemen kitapla ilgili konuşmak istiyorum.İkinci kitap çok can yakıcı bir yerde bitmiş acaba neler olacak diye çok beklemiştim.Üçüncü kitapta aynı can alıcılıkla başlıyor.Zira yazarımız benim canım çiftimi mutlu etmemeye yeminli gibi.Rozelin hep bir mücadele içerisinde hep güçlü olmak için direnmek zorunda kalırken,ah canım Biran Nuh’um o da hep bir acı çekmek ve sevgisi için savaşmak zorunda kalıyor.Tam bir mutluluk sahnesi okurken iki bölüm sonra kahrolası sinsiler ortaya çıkıyor ve yine bir acı çekmek zorunda kalıyoruz.Tabi tüm bunlara rağmen seriyi seviyorum mu hemde çok.Hele Biran Nuh gibi güzel seven bir adam varken sevilmez mi hiç?Kitap yine çok can alıcı bir yerde bitti maalesef,dördüncü kitap için umarım çok beklemeyiz diyor kitapla ilgili uyarımı da yapıyor konumuza geçiyorum…
Kızıl Gece 3
Kızıl Gece 3DuruMavii · Epsilon Yayınevi · 20241 okunma
Reklam
Bilmiyorum ne haldeyim, gidiyorum gündüz gece. . .
O akşam ben bir ağla, bir ağla. İçim dışıma çıktı. Belgin de yavrum korktu, anne ne oldu diye soruyor. Dedim bir şey yok çocuğum, müzik hislendirdi. Yalan. Esasen ne olduğunu benim de anladığım yok. Aklımı kaçırmışım sanki, dansçılara bile değil, dönen platforma bakıp bakıp içleniyorum. Milletin şen şakrak seyrettiği sahnede beni böyle eşekten düşmüşe çeviren nedir, katiyen anlamıyorum. Bir yandan onların neşesine imreniyor, öbür yandan sulu gözlülüğüme ileniyorum. Ancak eve dönüp gece yatağa girdikten sonra buldum niye o kadar içlendiğimi. İnsan başkasının cenazesinde bile en çok kendi ölümüne üzülmez mi? Ben de o dönen tahtanın üstünde kendimi görmüştüm işte. Biz de öyleydik Kamuran'la.
Târık b. Şihâb anlatıyor: Bir gece, Selmân-ı Fârisî'nin (r.anh) yanında kalarak, onun gece nasıl ibadet ettiğini görmek istedim. Gecenin sonuna doğru kalktı, sadece namaz kıldı. Bu durumu yadırgadığım için, kendisine niyetimi açıkladım. Şu cevabı verdi: "Beş vakit namaz üzerinde titizlikle durun. Kişi öldürücü günahlar sahasına girmedikçe, bu namazlar onun küçük günahları için kefarettir. İnsanlar akşama eriştiklerinde, üç sınıfa ayrılırlar: Gece, kiminin tamamen lehine, kiminin tamamen aleyhine olur. Kiminin de ne lehine ne de aleyhine olur. Şöyle ki; kişi, gece karanlığını, insanların uykuda oluşunu fırsat bilerek kalkar, sabaha kadar namaz kılar. İşte; gece bu kimse için bütünüyle kâr zamanıdır. Kişi de vardır ki insanların uykuda oluşlarını gecenin karanlığını ganimet bilerek günahlara dalar. Bu kimse için de, gece tamamıyla hüsran vaktidir. Birisi de vardır ki, yatsıyı kıldığı gibi yatar, uyur. Gece, böylesinin ne aleyhine ne de lehinedir. Ey Târık! Yorucu yürüyüşlerden uzak dur, mutedil; fakat sürekli yürü!"
sen yoksun deniz yok yıldızlar arkadaşım ya bu gece harikalı bir şeyler olsun yahut bir bomba gibi infilak edecek başım ağzımda eski mısralar uzanıp kalmışım istanbul minareler odamda gibi gökyüzü temiz ve parlak işte kol kola girmiş en mesut günlerimiz muhalif bir rüzgar karşı sahilden fosforlu ışıklarıyla gökyüzü bir deniz havada kanat sesleri ve çılgın kokular deniz yok yıldızlar uzaklaşıyor ben yine yalnız kalıyorum istanbul minareler kaybolmuş sen yoksun
Reklam
Frazer şöyle der: "Eski Mısır'da Güneş-Tanrı Ra her gece karanlık batıdaki yerine battığı zaman, baş şeytan Apepi'nin önderliği altında bütün şeytanlar ona saldırır.
Birkaç gece üst üste uykusuz kaldığınızda grip ya da nezle gibi hastalıklara daha kolay yakalandığınızı fark ettiniz mi? Bunun nedeni uykusuzluğun bağışıklık sistemini çökerttiğidir.
İhlâs o kadar incedir ki, meselâ, gece namazı kılarken, onun nurunun yüzünde belirmesini veya secde izinin alnında görülmesini istemek gibi mulâhazalar da onu bozarlar. İhlâsın var olduğunun alâmetlerinden birisi, yaptığı amelden dolayı kimseden her hangi bir karşılık beklememek ve övülmekten hoşlanmamaktır.
Zekât Ve Sadakanın En Makbulü
Bakara Sûresi’nin 273. âyet-i kerîmesinde buyuruluyor ki: “Verin o fakirlere ki Allah yolunda kapanmışlardır, şuraya buraya dolaşamazlar, istemekten çekindikleri için bilmeyen, onları zengin zanneder, onları simalarından tanırsın. İnsanlardan ısrarla bir şey istemezler. Artık hayır namına ne verirseniz, hiç şüphesiz Allah onu bilir.” Bu âyet-i
Bir de insanın kutsallığından bahsederler! Yoldaki yük arabacısına, gece gündüz pazara mal taşıyana bakın, kutsallıktan payını almış mı?
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.