hayatı macerayla savaş alanlarında geçen bir insandı ama, arazide geçen bu ömürde yüzlerce kitap okumayıda ihmal etmemiştir, cephede bile kitap okumuştur, çünkü Atatürk gerçek bir kitap tutkunudur. Büyük adam vasfının en önemli yapı taşlarından biri işte bu özelliğidir...daha da kapsamlı bilgiler ortaya çıkarmak için Çankaya köşkünün kitaplığının biraz daha derinlemesine taranmasını öneririm , bazı kitapları başka bir ilgiyle okuduğunu biliyoruz , bu okumaları sırasında düştüğü kenar notları ilginç ve önemlidir.
Fransız yazar Jean-Jacques Rousseau'nun İnsan arasındaki eşitsizliğin kaynağı adlı eserini orjinal dilinden derinlemesine okumuştur.Türk yazarlardan Reşat Nuri'yi sevdiğini de kaydedelim ,şiirde okurdu , zaten onun kuşağının tümü şiirseverdi...
İnsan olmak, yani gerçek,kendi vücuduna sahip, kanlı canlı bir insan olmak dahi bize güç geliyor:bundan utanıyor, ayıp sayıyor, bildik genel anlamda insan olmaya çabalıyoruz hep.Aslında biz ölü doğmuş yaratıklarız...
Affedicilik gerçek hayatta olur. Gerçek hayat ile sanat arasında bir duvar var. Sanat yapmak seni o duvarın üstüne çıkarabilir ama öbür tarafına geçirmez.
İnsan bilincinin ortaya çıkarttığı geometrik şekillerle tabiatın eşsiz yaratılışı arasında tam bir uyum vardır. İşte bu, insanın âlemin gözü olduğuna; gerçek yaratıcı ile maddi ve manevî bağlarının bulunduğuna en büyük delildir.
“O da “Hâşâ, Allah’a sığınırım! Zira kocan benim velînimetimdir, bana iyilik edip evini açtı. Gerçek şu ki zalimler iflah olmaz!” dedi.”
(Yûsuf, 12/23)
Mesaj:
65. Nerede olursak olalım Rabbimiz bizi görür.
66. Haramın bulunduğu ortamdan ateşten kaçar gibi kaçmalıyız.
Aslında bir erkeğin cinsel seçimi, kendi temel inançlarının sonucu ve toplamıdır. Bana bir erkeğin neyi çekici bulduğunu söyleyin, ben de size o adamın hayat felsefesini anlatayım. Bana onun hangi kadınla yattığını gösterin, size o kişinin kendini nasıl değerlendirdiğini bir bir sayayım. Ona kendi benliğini silmenin bir sevap olduğuna dair ne saçmalıklar öğretilmiş olursa olsun, seks tüm eylemler içinde en derin bencillik içerenidir. O eylemi ancak ve yalnızca kendi zevki için yapacaktır. Bunu kendinizi silerek, bir iyilik, bir ihsan olarak yapmayı düşünebiliyor musunuz? Kendini alçaltarak yapılamaz, ancak kendi zevkiyle, arzulandığını ve arzulanmaya layık olduğunu bilerek yapılabilir. Ruhu çırılçıplaktır o anda. Tıpkı vücudu gibi. Kendi gerçek egosunu, değer standardı olarak kabul etmektedir. Ona çekici gelecek kadın, kendi en derin arzusunu yansıtan kadın olacaktır. O kadının teslim olması, bir kendine saygı duygusu yaşatacaktır ya da böyle olduğuna inanacaktır. Kendi değerinden emin olan ve bundan gurur duyan adam, bulabildiği en yüksek değerdeki kadını isteyecektir. Beğeneceği kadın kolay olmayacak, fethetmesi zor bir kadın olacaktır çünkü ancak bir roman kahramanını fethettiği zaman bunu bir başarı sayabilecektir, beyinsiz bir sürtüğü fethetmeyi başarı saymayacaktır.
Gerçek şu ki, yaşadığınız her zorlayıcı olay, karşılaştığınız her zehirli insan ve tabi tutulduğunuz bütün sınavlar sizi şu anda olduğunuz insana dönüştürmek için kusursuz birer hazırlıktı.
TİCARİ AHLÂKA DAİR BİR ANEKDOT - MALIN GERÇEK DEĞERİ
Sahabeden Cerir b. Abdullah bir gün, gerçek değerini bilmediği için atını 500 dirheme (gümüş para) satmak isteyen kişiye, bunun 800 dirhem ve daha fazlası bir fiyat edeceğini fakat kendisinin ancak 800 dirhem verebileceğini söyler. Etraftan, neden 500 dirheme almak varken, bunu söyleyerek fiyatı yükselttiğini soranlara,
"Biz, alış verişte hile yapmama ve bildiklerimizi söyleme konusunda Resulullah'a söz verdik" diye cevap verir.
Rabbim bu bilinçle yapılan ticaretlerin sayısını artırsın... (Âmin)
"Taşan sütün ardından ağlamak, dedikleri kadar beyhude değildir ve bir bakıma öğreticidir de çünkü insanların bazı davranışlarındaki düşüncesizliğin gerçek boyutlarını gösterir..."
Seni ne kadar özlediğimi, ama öyle böyle değil, şimdiye kadar hiçbir şeyi özlememişim gibi, bu özlemekler özlemek değilmiş gibi, kimse kimseyi bu kadar özleyemezmiş gibi özlediğimi fark etmekten, sonra bana kollarını açmandan, sana doğru uzanırken aramızdaki yarım metre hiç bitmeyecekmiş gibi, sanki sana yetişemeyecekmişim gibi, şimdi sarılmazsam bir daha hiç sarılamazmışım gibi korkmaktan, sarıldığım anda bütün dünyayı sarsacak kadar çok ağlamaktan, senin beni sakinleştirmek için saçlarımı sevmenden, “Yine rüya görüyorum di mi?” dediğimde “Yok lan valla, bu sefer gerçek,” demenden, sen dediğin için her seferinde gerçek olduğuna inanmaktan, inanmaktan başka çare
bulamamaktan, üstünden çok zaman geçti diye artık kimselere anlatamadığım bu çok eskimiş derdimin nihayet bittiğini sanmaktan yoruldum.
Çünkü insan uyanıyor.