Hayat bir tercih meselesidir;
Geçmişi düşünürsen "masal" , geleceği düşünürsen "hikaye" ,
Bugünü düşünürsen "gerçek" tir...
Her güne hayatının en güzel günü olması için şans ver." olur mu?
Size klişe gibi gelebilir ama karşınıza çıkan hiç kimse sizin yaşama sebebiniz ya da gerçek aşkın anahtarı falan değildir. Gerçek aşk daima sizin içinizdedir.
Sevgililerinden ayrıldıktan sonra onları sevenler veya daha çok sevenler, hakikatte yalnız kendilerini sevenlerdir. Ayrıldıktan sonra duyulan izzetinefis yaradı, korkunç aşağılık duygusu, kin ve intikam hırsı, insanın arsız benliğinden doğan egoist ihtiraslardır. Gerçek aşkta sevgili vefasız olamaz ; çünkü vefasız bir sevgili ile aşıkı arasında gerçek bir aşkın doğması için lazım gelen esaslı şartlar eksiktir : Karşılıklı samimiyet, karşılıklı hürmet ve karşılıklı hürriyet
Atölyeden sokağa çıktığımda, işte asıl o zaman, etrafımda hiçbirşey gerçek değil artık. Söylesem mi acaba? Bu atölyede, bir adam usulca ölüyor, tükeniyor, ve gözümüzün önünde, başkalaşıma uğrayarak tanrıçalara dönüşüyor.
Fonksiyonun gerçek anlamını belirleyebilmek için limitini almak gerektiği ortada. Burdan yola çıkarak aşkı "A" ile, ölümü de "Ö" ile gösterirsek A=f(Ö), yani aşk, ölümün fonksiyonudur.
Timokrasidaki yöneticiler parayı rahat rahat harcamak için kanunları değiştirirler. En sonunda da kimse yasaları dinlemez olur. O zaman paraya daha fazla değer verirler. Böylece oligarşi geçilir. Oligarşi devletin başında zenginlerin bulunduğu yönetim şeklidir. İşi bilmeden sadece zengin olanların yüksek mevkiye geldiği bir sistem doğar. Halk bölünür. Fakirliğin olduğu yerde hırsızlık ve pek çok ahlaksızlık ortaya çıkar . Oligarşi sonucu fakir düşen halk ile zenginler arasındaki uçurum büyür. İç karışıklıklar çıkar. İşte bu karışıklıkta fakir halk kazanırsa demokrasi ortaya çıkar. Oligarşiyi nasıl en sevdiği şey zenginlik düşkünlüğü yıkıysa demokrasiyi de özgürlük düşkünlüğü yıkar. Özgürlüğe doymuş devletin başındakiler İçki sunmayı bilmeyen sakilere döndüler mi bir sarhoşluk alır herkesi. Devlet herkese istediği özgürlüğü veremeyince kavgalr başlar. Bu noktada tiranlık gelir. Demokrasilerde büyük kısmı eğitimsizler oluşturur pek azı başa gelir ama her yerde gösterirler kendilerini, halk ise en güçlü kısım onlar olmalarına rağmen baldan pay aldıkça birleşmeyi akıllarına bile getirmezler. Bastakiler halkın kendilerine kul köle olduğunu görünce yurttaşların kanına girmeden duramaz. Lekeleme yolunu tutar. Halka iyi şartlar verileceği vaadinde bulunur . Ama halk yağmurdan kaçarken doluya tutulur ve gerçek zorbalık altında ezilir.
"Maks seviyede ilerleme için uzunca bir müddet kadınlardan uzak durabilirsiniz. Bu sayede dikkatiniz daha az dağılır ve kendi yolunuzda daha yüksek bir hızda ilerleyebilirsiniz. Hem böylece gelecekte en iyi ve en ideal ilişkiyi elde edebilirsiniz. Zira erkeğin, kadına ilişkiyi sunması hem sosyolojik hem de biyolojik olarak olması gerekendir. Kadının ise temel ahlaki ve insani değerlerini koruması, bir yandan da alımlı olması kafidir. Dolayısıyla günlük veya kısa vadeli geçici ilişkilerle kendinizi oyalamamanız en iyisidir. Haz odaklı olmak yerine kalıcı ve gerçek, derin ilişkileri arıyorsanız en iyisi böylesidir. Evet, Jack tam anlamıyla böyle düşünüyordu ve kendi yolunda ilerlemesini sürdürüyordu." (Jack Brighty'den)