"Dur, gitme! bir tek kurşun sekip duruyor kalbimde yarım, diyorum. yaşamak diyorum orman ağlar mı, gördüm diyorum ölü bir balerin ağaçların dibinde dur, gitme! bir tek kurşun sekip duruyor kalbimde"
Safi
Sana,sen, siz her neysen İşte,adını bile nereye koyacağımı bilmiyorum. O kadar çoksun ki nereye ,ne kadar paylaştıracağımı bilmiyorum. Bana iyilik ve kötülüğü bir arada yapan tek şey, Gelecek ve geçmişimi oluşturan ve beni kendimle baş başa bırakıp yükümü ağırlaştıran. Her neysen tümüm olan. Bırak peşimi gösterme hiçbir şeyi gerçekleri, yalanları duymaya tahmmülüm yok görmek istemiyorum ki. Yazımın devamı olma neysen Varlığının bile bu kadar yıprattığı yokluğunun tahmin edilemeyişini sana nasıl anlatabilirim. Git veya gitme her halükarda da önemsiz kalan ben değil miyim? Benliğini kaybetmiş biri olarak, Eksik cümleler var her yerimde devamını bilmediğim her neysen sonunu merak ediyorum, Senin adına neler yapabileceğimi ve neler yapamayacağımı. Bildiğim tek şey sen her şey ve hiçbir şeysin. Evim sensin olmayan ve gidebildiğim tek yer , Yaşamın bile gereksiz olduğu tek yersin. Sana değil iltifatım çaresizliğim nasıl anlatılır. (Şiirimi değerli okuyucularıma ithaf ediyorum).
Reklam
gitme, sonbahar oluyorum, sonrası hiç ağaçlar bükmesinler n’olursun boyunlarını neden akşam oluyorum tren kalkınca kırlangıçlar birdenbire çekip gidince mendiller sallanınca neden tıkanıyorum öyle çok acımasız ki öyle birdenbire ki az önceki çiçekler nasıl da diken diken gitme, sonbahar oluyorum, sonrası hiç o sularda çimdik, bitti; köprüleri geçtik, bitti o elmanın tadı orda, o kuş çoktan öttü, bitti artık çocuk değiliz, susarak da bir şeyler diyebiliriz günler devlet alacağı, yıllar bir kadehcik buzlu rakı oyunlar oyuncaksı, oyuncaklar eski şarkı kavaklara oklu yürek çizip duran o çakı nerde şimdi nerde şimdi, nerde o kan sarhoşluğu gitme, sonbahar oluyorum, sonrası hiç
Biliyorum ki her doğan ölür, bu bilinen kanundur. O halde ölmem lâzım. Ben ebediyet değilim. Ben bir insanım; saat günün bir parçası olduğu gibi, ben de bütünün bir parçasıyım. Saat gelir ve geçer. Ben de gelir ve geçerim. Geçip gitme şekli önemli değildir.
"Dur dersen dururum," "Daha ileriye gitme dersen gitmem." "Taçla senin aranda bir seçim yapmam gerektiğinde,ben hep seni seçerim."
Sayfa 722Kitabı okudu
360 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
·
17 günde okudu
Aydınlığım Aşk Karanlığım Ölüm
...ve sen hep ertelerdin gelişlerini. bir gün ülkede herkes eşit olacak demek kadar boş bir vaat gibiydi sözlerin. bu ülkede kimse eşit olmayacak ve sen hiç gelmeyeceksin şehrime...'' Türkçe'ye aşk gibi aydınlık, ölüm gibi karanlık olarak çevirilse de birebir çevirisi “aydınlığım aşk, karanlığım ölümdür" olan mehmed uzun romanı. Yazarın en güzel romanı olabilir. orjinalinden değil türkçe çevirisinden okudum ama biliyorum ki şiir gibi bir dili var. çevirisiyle bile hissettim. şiir gibi kitap. uzun uzun cümleler sel gibi akıp geçiyor. ve o dağlar ülkesi, büyük ülke. hepimizin içinde de yok mu, çatışma halinde iki ülke ve içinde yaşanan gerçekler? gitme arzusuyla yanan jir'in sonrasında yol gösteren renas, kevok'un iç çatışmaları, ölüm korkusu, baz'ın kabuğundan sıyrılması ve son. başından bildiğimiz bir son. o kadar akıcı bir dille ve o kadar ileri düzeyde bir teknikle yazılmış ki asla eskimez. 30 yıl öncesine ait olmasına rağmen günümüzü yansıtıyor sanki. çünkü yazarın da dediği gibi, tanklar değişti, giyim kuşam değişti, telefonlar değişti ama insanların kîni, nefreti, öc alma duygusu değişmedi. son olarak, vicdanlı bir insan olursanız belki bir gün jîr'i görebilirsiniz.
Aşk Gibi Aydınlık Ölüm Gibi Karanlık
Aşk Gibi Aydınlık Ölüm Gibi KaranlıkMehmed Uzun · İthaki Yayınları · 20209,5bin okunma
Reklam
Fakat çoğu yetişkin, okuma sürecinin tek yönlü işlemesi gerektiğini düşünür zira bunun aksi gerileme, olgunlukta geriye gitme olarak görülür. Önce Köpek Spot'u okursunuz, bir sonraki aşamada Peter ve Jane denen o çift başlı canavarı; ardından Narnia'yı aşıp Çav­dar Tarlasında Çocuklar ya da Patrick Ness ile devam edersiniz... Derken yetişkin edebi­yatına geçerek zafer kazanır, sonra da hep ora­da kalır, bir daha asla geriye dönüp bakmaz­sınız çünkü geriye bakmak mevki kaybetmek demektir. Ama insan yüreği tren gibi düz bir hatta ilerlemez. Okuma serüveni böyle bir şey değil, en azından benimkisi böyle değildi.
Sayfa 6 - Domingo
Yollarına gül dizeyim, ver elin nerde Al canımı yıllarına sereyim, gitme!!! Benim gönlüm sendedir yar, sendeki bende....💝💝 youtu.be/wLoWleX0BQI?si=...
beni koyup koyup gitme ne olursun durduğun yerde dur kendini martılarla bir tutma senin kanatların yok düşersin yorulursun beni koyup koyup gitme ne olursun
Sana gitme demeyeceğim... Özdemir Asaf
Reklam
Gitme kal yalan söyledim Doğru değil ayrılığa daha hiç hazır değilim Aramızda yaşanacak yarım kalan bir şeyler var Gitme dur daha şimdiden deliler gibi özledim Gitme dur ne olursun Gitme kal yalan söyledim
Gitme.. lütfen..
Birgün ışıksız rüzgarsız bi sessizlikle geldi. Gideceğim dedi. Burada üşüyorum. Dünya ağır. İnsan korkunç.
Gitmek istiyordum gitme diyordun Beni karanlığa itme diyordun Eşkiya kalbime hükmediyordun Herkesten farkındım sen bilmiyordunSen beni üzüyor incitiyordun Ben sana kırgındım sen bilmiyordun Kalbimi kırıyor acıtıyordun Ben sana dargındım sen bilmiyordunSen benim uykumu kahreden korkum Sen zehir zemberek sen zehir zakkum Sen benim cezamdın ben sana mahkum Ben sana sürgündüm sen bilmiyordunSen yangın çıkarır ben söndürürdüm Sevmesem dünyanı ters döndürürdüm Seni sürüm sürüm süründürürdüm Ben senin korkundum sen bilmiyordunSen bana günahtın sen bana yasak Helale uzaktı düştüğüm tuzak Ben sana tutkundum ben sana tutsak Ben sana sürgündüm sen bilmiyordunBir yavuz hırsızdın dikleniyordun Sustukça sabrıma yükleniyordun Sen hiç beklemiyor bekleniyordun Ben sana yorgundum sen bilmiyordunSen benim uykumu kahreden korkum Sen zehir zemberek sen zehir zakkum Sen benim cezamdın ben sana mahkum Ben sana sürgündüm sen bilmiyordun
Sana gitme demeyeceğim. Gene de sen bilirsin. Yalanlar istiyorsan yalanlar söyleyeyim, İncinirsin.
Resim