Senin bu ellerinde ne var bilmiyorum göğe bakalım
Tuttukça güçleniyorum kalabalık oluyorum
Bu senin eski zaman gözlerin yalnız gibi ağaçlar gibi
Suların ısınsın diye bakıyorum ısınıyor
Seni aldım bu sunturlu yere getirdim
Sayısız pencerem vardı bir bir kapattım
Bana dönesin diye bir bir kapattım
Şimdi otobüs gelir biner gideriz
Dönmeyeceğiz bir yer beğen başka türlüsü güç
Bir ellerin bir ellerim yeter belliyelim yetsin
Seni aldım bana ayırdım durma kendini hatırlat
Durma kendini hatırlat
Durma göğe bakalım
Metodolojik ve araçsal olarak Turgut Uyar'ın şiirinin mihenk noktasını belirtip geçirdiği süreçleri birebir sıralamak benim harcıma göre değil. Ben daha çok şiirinin başkaldıran ve umut etmeyi sevdiren taraflarına kapılıyorum. Uzun zamandır şiir okumayan biri olarak uzakları yakın etmenin sevincini yaşıyorum. Şiirde ölçünün bir yeri varsa ölçüsüzlüğün de buyurgan bir yapısı var ve bu haddi aşmak Turgut Uyar'a çok yakışmış. En değerli vakitlerimi gün içerisinde size ayırdım efendim, ama siz bana sonsuz olan vasıtaları da gösterdiniz sağolun efendim, ne dediniz o vakit: "Sen, bizim için hâlâ o ezeli sırsın." Bu sırra bazen sitem etseniz de toplumun kanayan kısımlarına baskılı pansuman yapmayı sizin sayenizde öğrendik efendim, size çok teşekkür ederiz efendim.
Tavrım bir şeyi bulup coşmaktır
Sonbahar geldi hüzün
Kış geldi kara hüzün
Ey en akıllı kişisi dünyanın
Bazan yaz ortasında gündüzün
sevgim acıyor
Kimi sevsem
Kim beni sevse
ağaçlar, çiçekler güzeldi derken
ayırmak istemedim onları
oysa bilirdim tek tek adlarını
sütleğeni övseydim sözgelimi
küstümotu küserdi bana
ölçülerim içinde bütün güzellikleri
tanıdıktan sonra
isyan bir yaşamadır boylu boyunca