İnsan bilgisinin tarihi, en çok sayıda ve en değerli keşifleri, ikincil, dıştaki rastlantısal olaylara borçlu olduğumuzu öylesine kesintisiz bir biçimde göstermiştir ki, sonunda gelişmeleri önceden görerek, rastlantıyla ortaya çıkacak icatlara, buluşlara, üstelik sıradan beklentiler yelpazesinin çok dışındaki buluşlara, yalnızca büyük değil, en büyük olasılığı tanımak zorunlu olmuştur.