Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

128 syf.
9/10 puan verdi
·
Beğendi
Finlandiya; eğitimde zirveye gelmiş küçük bir kuzey ülkesi. Hepimiz bir şekilde bu küçük ülkenin büyük başarısından haberdar olmuşuzdur. Peki bunu nasıl başardılar hiç merak ettiniz mi? Eğitim araştırma ve geliştirmelerine büyük bir bütçe ayırarak mı? Öğretmenleri akademik olarak en başarılılar arasından seçerek mi? Daha fazla ders ya da ev ödevi vererek mi? Genelde ilk akla gelenler bunlar oluyor ancak bunların çok yanlış algılar olduğunu Pasi Sahlberg, Eğitimde Finlandiya Modeli isimli kitabında anlatmaktadır. İlk açıklığa kavuşturulan konu arge çalışmaları yapmaya gerek kalmaması (zaten yıllar önce yapılmış olması) nedeniyle vakit ve bütçenin bunları uygulama aşamasındaki başarı için harcıyor olmalarıdır. Kitapta dikkat çekilen önemli bir nokta, teneffüs hakkı. Hepimiz oyunumuzun veya sohbetimizin en güzel yerinde teneffüs zilinin çaldığı zamanları hatırlarız ya da dersin bitmesi için saydığımız saniyeleri. Araştırmaları göre molanın öğrenmeye yadsınamaz bir etkisi vardır ancak okulda geçirilen süre ile öğrenme miktarı arasında olumlu bir bağlantı yoktur. Ne yazık ki çoğu ülkenin eğitim sisteminde bu atlanan bir durum haline gelmiştir. Eğitim sistemimizden de anladığımız üzere Finlandiya’nın eğitimindeki demirbaşı olan teneffüs bizde geri plana itilmiştir üstelik var olanın üzerine ek dersler koyulup öğrencinin yükü iyice artırılmıştır. Bunun sonucunda öğrenci ve öğretmenlerin performanslarında oluşan düşüş maalesef kötü bir eğitim sistemi olarak bize geri dönmüştür. Finlandiya’nın büyük bir artısı da eğitimde eşitlik yerine hakkaniyeti düstur edinmeleridir. Eşitlik kulağa hoş geliyor olabilir ancak şunu bir düşünelim: Bir öğretmen her öğrenciye aynı şekilde ders anlatırsa her öğrenci aynı miktarda fayda sağlayabilir mi? Tabii ki hayır. Bu yüzden cinsiyet,etnik köken,ailevi şartlar açısından dezavantajlı görülen öğrenciler için fazladan çaba gösterilirse her öğrenci kendisi için gerekli olan eğitimi almış yani hakkaniyet sağlanmış olur. Finlandiya ; Türkiye’nin de bulunduğu OECD (Ekonomik Kalkınma ve İşbirliği Örgütü) ülkeleri arasında sosyoekonomik şartların öğrencilerin öğrenme sürecini minimum seviyede etkilediği ülkelerden biri olmuş durumdadır. Tahmin edersiniz ki bu başarı hakkaniyetli eğitimle sağlanmıştır. Sahlberg hakkaniyeti sağlamanın iki yolu olarak şu stratejilere işaret etmektedir: (1) öğretmenlerce hazırlanmış okul bazlı müfredat ve (2) öğretmenler ile idarecilerin mesleki öğrenim ve gelişime kesintisiz erişimi. Öğretmenler! Yazımın başında yer verdiğim soruya geri dönüp cevaplayayım. Finlandiya’da düşünüldüğü gibi öğretmenler akademik başarısı en yüksek olanlar arasından seçilmiyor.İstatistikler öğretmenlerin ortalama başarıda olduğunu gösteriyor. Peki hangi kriterler öne çıkıyor diyecek olursak cevabı kitaptaki şu alıntıda yakalıyoruz: “Öğretmen eğitim programlarına girecek öğrencileri belirlemek için yapılan nihai seçimler akademik performansa göre değil; iletişim, takım çalışması, karakter ve genel olarak öğretmenliğe uygunluk gibi başka özelliklere bakılıyor.” Bu kriterler göz önünde bulundurulduğunda öğretmen seçiminin doğruluğunu ve müfredat konusunda öğretmenlere verilen inisiyatifin yerinde bir karar olduğunu görüyoruz. Hatta Finlandiya’da öğretmenlerin mesleki değerlerine verdikleri önemi artırmak adına ettikleri bir yemin vardır: Comenius Yemini... Sonuç olarak Finlandiya var olan bilimsel gerçeklerden kaçmayıp, istikrarlı ve kararlı bir şekilde uygulayarak başarıya doğru adım adım ilerlemiştir. Bu adımlardan çıkaracağımız en önemli ders eğitimin bilimin ışığında ilerlemesi ve bu ilerleyişin aceleye getirilmemesidir. Umarım biz de eğitim sistemimizde bir reforma giderek eğitimi siyasetin oyuncağı olmaktan kurtarır ve güçlü yarınlara ulaşırız.
Eğitimde Finlandiya Modeli
Eğitimde Finlandiya ModeliPasi Sahlberg · Metropolis Yayınları · 2018899 okunma
·
24 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.