Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

188 syf.
2/10 puan verdi
·
4 günde okudu
Hiç eleştirisi yapılmayan ya da yapılsa da sadece övülen boş kitap
Öncelikle kitabı hiç beğenmedim. Herkesin ballandıra ballandıra anlattığı, övdüğü, "Hayatımı değiştirdi yaa," dediği bu kitap gerçekten 'kesinlikle okunması gereken' kitaplar arasında yer almamalı. Konusu; bir çobanın üst üste gördüğü bir rüya üzerine bir çingeneye gidip olayı danışması ve ardından da gelişen olaylar olan bu kitap (aslında konusunu daha açık ve uzun bir şekilde yazardım fakat gereksiz olacağını düşündüm) söylentilere göre bizim hikayemiz olan 'Takkeci İbrahim Efendi'den esinlenerek yazılmış. Yani daha baştan kendine özgü bir kitap olamadığını anlayabiliriz. Fakat tabii ki bu konuya bir şey demeyeceğim çünkü Edebiyatta her bir yazar birbirinden esinlenerek ortaya eserler koyarlar. Her yazarın işlediği konu aslında çok sıradan ve yaygındır fakat bunu, yani konuyu, işleyiş biçimi işi öyle görülmemiş, benzersiz ve farklı duruma getirir ki sanki işlenen konu yoktan var edilmiş sanarız. Bu da bize önemli olanın konuyu işleyiş biçimi olduğunu gösterir. Neyse konumuza geri dönmek gerekirse, kitabın başka bir eserden esinlenerek yazılmış olması benim için çok da önemli değil. Benim için önemli olan konunun işleyiş biçimidir ki bu kitapta okurken her şeye dikkat ettim (gerçek bir okur olarak). Herkesin şişirdiği bu eser benim için gerçekten çok büyük bir hayal kırıklığıydı. Üstelik yazardan okuduğum ilk kitap bu daha ve başka bir eserini okurmuyum bilmiyorum. Kitabın içinde çok fazla tutarsızlık, tekrarlanmışlık ve alıntı mevcuttu. Ve ayrıca -sadece okuyup geçenler ki onlar zaten hayatları boyunca birkaç kitap okuyanladır, bunu fark etmemiş olsa gerek- kitabın içinde okuyucuya fark ettirilmeden, onu aptal yere koyarak, masumca iliştirilmiş ayırımcılık ve aşağılama bulunmaktadır. Fark ettiyseniz kitapta sürekli olarak, 'bir çoban için hayatın bu kadar önemli olduğunu bilmiyordum,' gibisinden bir laf geçiyor, yani çobanlık mesleği küçümseniyor. Ayrıca sadece bu da değil. Bir erkeğin özgür olması ve dolaşması gerektiğinden bahsedilerek kadınlar yine arka plana atılıyor. Ama benim en çok sinirimi bozan şey taa romanın başında vurgulanan, "Ben gezmek istiyorum. Bu yüzden çoban olacağım," düşüncesidir. Yazar burada çok açık bir dille çobanların mesleklerinin kolay olduğunu, - tabii arda bu görüşüne karşı çıkacak çok tutarsız bir cümle de katıyor- onların her tarafı gezebildiğini ve bu mesleğin en önemli yanının istediğin gibi gezebilme imkanı olduğunu söylüyor. Kusura bakmayın ama dünyadaki hiçbir çobanın mesleği açısından gezdiğini ve bu işi sırf gezmek için yaptığını sanmıyorum. Ayrıca kitapta çok fazla tekrar olduğunu söylemiştim. Ki bu da ancak kalemi güçsüz olan bir yazarın yapacağı bir şeydir. Bununla beraber devrik cümleler çok fazla ve yersiz bir sürü alıntı var. Ve kitap sonlara doğru zorla yazılmış gibi, yani demek istediğim sanki sayfayı uzun tutmak amacıyla saçmalanmış. Bir de kitapta başımıza gelen kötü şeylerin biz kötü gördüğümüz için kötü olduklarını belirten bir yer var ve bu o kadar saçma ki anlatamam. Kitabın tek iyi eleştirisini söyleyecek olursam verdiği bir mesaj vardır ki o da şudur: "Ne olursa olsun vazgeçme."
Simyacı
SimyacıPaulo Coelho · Can Yayınları · 2023208bin okunma
·
39 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.