Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

1415 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
·
23 günde okudu
Edebi Değil, İnsani Bir Deha!
Farkındayım, başlık bir miktar sırıtıyor ve kafa karıştırıyor: “insani deha” da nedir ki? Aslında kastettiğim, Poe’yu edebi olarak muhteşem bulmuyor olmama rağmen Poe’ya dair en sevdiğim şeyin zekası olduğuydu. İlginçtir, belki de ilk defa bir yazarı edebi yönünden çok zekası, kültürlü ve çok yönlü bilgiye sahip oluşu sebebiyle sevdim. Poe’yu çoğumuz “gotik, dedektiflik öyküleri yazan Amerikalı bir yazar-şair” olarak biliyoruz; ancak Poe, inanın bana bundan çok daha fazlası. 40 yıllık ömründe o kadar çok okumuş, o kadar çeşitli konularda eser vermiş ki, daha çok yaşasaydı şüphesiz onu çok daha farklı alanlarda tanıyor olacaktık. Ben de Poe okumalarına başlamadan önce “gotik” ve “dedektiflik” kelimeleri dışında kendisine atfedebileceğim unsurlara sahip değildim; şimdi geriye dönüp bakınca, bu konuda cidden pişmanım ve kendisine bir özür borçluyum gibi hissediyorum. Neden Poe Okumalı? Elbette bu soru son derece sübjektif, elimden geldiğinde yorumlamaya çalışacağım. Yukarıda dediğim gibi, Poe’nun çok çeşitli hikayeleri var. Gotik tabiri Poe için kesinlikle çok yetersiz, hatta gotik ve dedektiflik öyküleri, Poe’nun öykü külliyatının üçte birini anca kaplar. Poe’nun mizahi öyküleri var, taşlamalı/hicivli eleştirileri var, paralel evrenler içeren, Ay’a seyahat içeren (ki Jules Verne kendisinden çok etkilenmiştir) hikayeleri var, ruhbilim ve sinirbilim içeren, hastalıklara dair hikayeleri var… Anlayacağınız, Poe’nun öykü konuları çok geniş. İletişim Yayınları’nın okurlara yaptığı iyilik de burada: Hikayeleri konularına göre ayırmışlar. Size daha az hitap edeceğinizi düşündüğünüz bir tür varsa, bunları es geçebilirsiniz. Genelde kitaplarda “es geçerek okuma”yı sevmeyen biriyim, ancak dediğim gibi, Poe’da bazı hikayeler gerçekten konuları itibarıyla hiç benlik değildi ve es geçtim. Buna rağmen Poe’ya olan hayranlığımda bir eksilme olmadı. “Sorun onda değil, bendeydi. :)” Halen alt başlıktaki soruyu yanıtlamadığımı fark ettim: Neden Poe okumalı? Dostoyevski bunun cevabını bir nebze veriyor aslında: “Poe’nun sadece kendine has olan ve onu bütün diğer yazarlardan ayıran özelliği, hayal gücünün olağanüstü genişliğidir.” Hayal gücü, bu sorunun cevaplarından yalnızca biri. Poe’nun hayal gücü, belki de çoğu insanınkinden çok daha genişmiş, bunu okudukça görüyorsunuz. Hikayelerindeki psikolojik ve nesnelere dönük betimlemeler çok canlı, en hayal gücü düşük insanlara bile okurken bunları gözlerinde canlandıracak nitelikte yüksek bir hayal gücü ve betimleme başarısı var. Bu betimlemeler genel olarak insanın karanlık tarafına dönük, gotiğe dayalı betimlemeler olunca elbette hikayelerin çarpıcılığı da artıyor. Poe sadece dönemine göre değil, şu ana göre bile inanılmaz kitap okuyan ve kültürlü bir adam. Hikayelerini dipnotsuz okursanız çoğunun yaptığı göndermeleri anlamanız çok zor, inanın bana. Antik Roma ve Mısır Tarihi’ni biliyor, mitolojiye son derece hakim, sadece döneminin edebiyatını değil, Arap-Fars edebiyatını da çok okumuş, atfettiği, ismini geçirdiği bazı kitaplar dünyada sadece birkaç kişi tarafından bulunup okunabilmiş. Benim Poe’dan bu denli etkilenme sebebim bu işte. 1800’lü yıllarda bu derece bilgi birikimi nasıl olur? Fransızca’ya, Latince’ye hatta Antik Yunanca’ya belirli derecede hakim olduğu biliniyor. Bunları düşününce, bugünün ortalama bir insanı bile halen, bunca teknolojik gelişmeye rağmen, bu denli bilgi birikimine sahip değil. İnsanlığı kınıyor ve onlar adına üzülüyorum. Teknolojik gelişme demişken, Poe’nun döneminin teknolojik gelişmelerine son derece hakim olduğunu söylemeliyim. Dünyada ilk icat edilen fotoğraf makinelerinden biriyle çekilmiş bugün günümüzdeki ender fotoğraflarından biri, hatta yanılmıyorsam öldüğü yıl olan 1849 yılı civarlarında çekilmiş. Sayıları henüz 10’larda olan fotoğraf makinelerinden birinin Poe’yu çektiğini bilmek, çok ama çok hayret ettirdi beni. Poe’nun ölümü de Poe ve hikayeleri kadar gizemli: Sebebi halen bilinmiyor. 40 yaşında ölü bulunuyor, yapılan otopside herhangi bir sebep saptanamıyor, gömülüyor ve öylece kalıyor. Çok zorlu bir hayatı var. Bilindiği kadarıyla, geçimini “sadece yazarlıktan” sağlayan ilk insanlardan. Memuriyet hayatı yahut başka mesleği bilinmiyor. Kendisine miras kalmasını beklediği bir gelirden vaftiz babası onu mahrum bırakıyor. Yıllarca kıt kanaat geçiniyor, yazdıkları döneminde Amerika’da çokça eleştiriye maruz kalıyor. Poe yılmıyor, eleştirilere gülüp geçiyor ve hikayelerinde “nasıl makale yazılır” gibi konuları ele alıp, makalede olmaması gereken bütün unsurları hikayeye konu ederek o da kendisini eleştirenleri alaya alıyor. Ben sadece tek bir hikayesinden, beni en çok etkileyen hikayesinden sonunu söylemeden bahsetmek istiyorum: “Şehrazat’ın Bin İkinci Masalı”. Nükteli hikayelerinin en en başarılısı bana göre. Poe Binbir Gece Masalları’ndan da haberdar ve bu masalları sevdiği biliniyor. Bu öyküde ele alınan konu çok hoş aslında, Şehrazat binbir gece masal anlattı ve en sonunda kurtuldu, peki ya bin ikinci gecesinde neler oldu? Poe bunu mizahi bir şekilde ele alıyor. Padişah Şehrazat’ın canını bağışlamasına rağmen kendisinden masal dinlemeye devam etmek istiyor. Şehrazat, onca gün masallar, hayal ürünü, doğaüstü şeyler anlattıktan sonra, gelecekte yaşanabilecek teknolojik gelişmeleri içeren, hatta o güne dair ilginç doğa olaylarını içeren unsurları masallaştırarak anlatmaya karar veriyor. Sonuç? Padişah bunları “zırva, palavra” bularak beğenmiyor. Onca masal, onca hayal ürünü şeyler padişaha mantıklı gelmişken, bin ikinci gecede Şehrazat gerçekçiliğe dönmeye karar veriyor ve bu saçma bulunuyor. Bu fikir, okuduğumda o kadar hoş gelmişti ki! Poe’nun bin ikinci masalda Şehrazat’ın ağzından anlattığı “hayal ürünü” ülkede, insanlar bir mesajı dünyanın farklı bir ucuna “anında” ulaştırabiliyor, anında fotoğraf çekebiliyor (Tanıdık geldi mi?). Gün geliyor, yanardağ patlamasından haftalarca göz gözü görmeyecek hale geliyor, olağanüstü yapılar, mağaralar inşa ediliyor. Gerisini de siz okursunuz artık, anlatmayayım :). Poe’nun felsefene ilişkin bazı özet cümleler vermek istiyorum. Bunlar kah Poe’nun alıntılarından, kah benim anladığımı derlemelerimden olacak. Çoğu alıntı değildir, sadece bilgilendirmek istedim. 1.Gerçek, kurmacadan daha tuhaftır: Evet, ne kadar kurarsak kuralım, gerçekte, her gün duyduğumuz şeyler o kadar garip ki, hayal ürünümüzün üretemeyeceği şeyler yaşanıyor dünyada. Şehrazat’ın Bin İkinci Masalı’nın başında geçen bu söze sonuna kadar katılıyorum. 2.Gerçeği kuyu diplerinde değil, yüzeyde aramak gerekir: Bu da dedektiflik öykülerinin ana temasıdır aslında. Gerçeğe fazla gizem katıyor, onu asla çözülemez bir şey olarak görüyoruz. Şüphesiz insan var oldukça çözemeyeceği şeyler olacaktır, lakin zaten gerçek gün yüzünde, gözümüzün dibindedir. Anlamasak da, bilmesek de, göremesek de çoğu zaman burnumuzun dibindedir; bakmasını bilene. 3.İstediğimiz kadar inkar edelim, insan çoğu zaman mantığıyla değil, duygularıyla hareket eder: Bunu açıklamaya gerek yok sanıyorum:). 4.Edebiyatın inandırıcılığa değil, duygulara hitap etmeye ihtiyacı vardır: Poe’dan çıkardığım en net sonuçlardan birisi bu. Poe her ne kadar öykülerine inandırıcılık katmaya çalışan bir yazar olsa da, aslında sonucu okura bırakıyor. Misal içinde hayalet geçen bir hikayede, okur hikayeyi ana kahramanın gözünden görür. Kahramanın psikolojisi bozuk olduğu için de böyle şeyler uyduruyor olabilir, fakat hikayede gerçekten bir hayalet de var olabilir, Poe bunu okura bırakıyor. Epey bir yazdım sanıyorum. Karman çorman bir inceleme olduysa affıma sığının. Bu incelemeyi yapmak için can atıyordum, yapmasam rahat hissedemezdim. Poe’ya yeni başlıyorsanız, Can Yayınları’ndan çıkan “Kuyu ve Sarkaç” kitabını öneririm, zira benim de en sevdiğim öyküleri seçip koymuşlar güzel bir Dost Körpe çevirisiyle. İletişim Yayınları’ndan çıkan Bütün Öyküleri, oldukça hacimli ve 2 cilt olarak basılmış (çevirmeni Hasan Fehmi Nemli). Bütün hikayelerini aynı ölçüde sevmeyebilirsiniz, zira ben de Poe’nun macera edebiyatına dair bazı hikayelerini sevemeyip uzun buldum, genel olarak dedektiflik ve mizahi öykülerini tercih ettim. Konu Edgar Allan Poe ise, iş edebiyatı aşıyor, ister istemez dehasına geliyor benim gözümde. Okuduğunuz için teşekkürler, iyi günler dilerim.
Bütün Öyküleri (2 Kitap Takım)
Bütün Öyküleri (2 Kitap Takım)Edgar Allan Poe · İletişim Yayınları · 20212,209 okunma
··
398 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.