A Dövize de gerek yok.
AA Sebil dedik ya ... Ha, nedir o döviz?
A Yabancı parası efendim. Dolar, mark, frank, sterlin falan ...
AA Peki, sizin paranız yok mu?
A Vaar, var da ...
AA Eee?
A Yok gibi bir şey! Hafif. Böyle, tüy gibi, bıraktın mı düşüyor.
AA Ağır yapın, bırakmayın, düşmesin.
A Düşse gene iyi. Havalanıyor, atmaca olsan nafile.
Yakalaman olanaksız.
AA Yabancı dediklerin ne yapmışlar peki? Taştan mı paraları?
A Yoo, onlarınki de kağıttan.
AA Niye düşmüyor onlarınki öylese?
A Resim meselesi.
AA Nasıl yani?
A Ara sıra düşer gibi olunca birlik ve beraberlik ruhu içinde el ele, kol kola resim çektiriyorlar. Sonra on lar paralarının içine tank, top, tüfek, uçak, traktör,füze, fabrika, zırhlı gibi ne bileyim aklınıza ne kadar ağır şey gelirse bunların resimlerini gizlemişler, bizimkiler başak, fındık, fıstık, tütün, limon, zerdali, karpuz gibi hafif şeyler.
AA Yaa! Peki sizin ressamlarınız yok mu?
A Vaar!
AA E, bilmiyorlar mı o ağır dediğin nesnelerin resimlerini yapmayı?
A Onların daha çok elma, armut resmi yapmaya yatkın elleri.
AA Burs verip yollasaydınız yabancı ülkelere?
A Onu da denedik sayın yargıcım, pek bir yararı dokunmadı.
AA Neden?
A Çoğu geri dönmedi. Arada sırada gelip başkentimizin moda salonlarında sergi açıyorlar, o kadar.
AA Dönenler?
A Söylemesi ayıp kimi içkiye vurdu kendini, genç yaşta ölüp gitti. Kimi de çatık kaşlı köylü resimleri yapıp nafakasını çıkarmaya çabalıyor.
AA Abartıyorsun . Ben sizin yeni paralarınızı gördüm.
Bayağı göğüs kabartıcı resimlerle süslenmiş. Köp rüler, barajlar, gemiler ...
A Doğru da efendim, onları da borç harç başkaları yapıyor. Hem öyle gördüğünüz kadar çok değiller, avunuyoruz işte.
AA O değil de galiba, ötekiler bela.
A Hangileri?
AA Tank , top, tüfek falan diye sayıp döktün ya ...
A Ya, sormayın.
AA Merak ettim, ne işe yarıyor bunlar?
A Birbirimizi öldürmeye.
AA Maşallah, yetmiyor demek, salgınlar, depremler, su baskınları, açlık.
A Bilmem, herhalde.