Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

68 syf.
·
Puan vermedi
·
Beğendi
İnsan ne tür bir varlıktır? Acı duyan, hisseden, duyumsayan, şartlarının çocuğu? ya da her şeye rağmen salt düşünen, akıl varlığı, şartların çocuğu olmayı reddeden? İnsan bu iki bakışın baktığı yerde durmuyor bence. Ne şartlar tamamen bizi esir alıyor ne de şartlardan bağımsızız. Öyleyse ne diye gerçekliğin yok sayıldığı teoriler üretiyoruz? Ne diye gidişatı değiştiremeyiz gibi bir tutum takınıyoruz? Altıncı Koğuş özelde Stoacı felsefenin kayıtsızlık tutumuna genelde teorilerin hayata hakim olamayacağı üzerine yazılmış; çarpıcı sonuyla bu fikri somut gerçekliğe dökmüş bir kitap. Bir adam masasında oturup akşama kadar kitap okusa, fikir üretse, işlese, parlatsa sonra eline bir kalem alsa yazsa '' Acı, acı hakkındaki canlı düşüncedir. Bu düşünceyi değiştirmek için irade gücü göster, onu silkip at, şikayet etmeyi bırak; acı kaybolup gidecektir.'' Tam bu satırları yazdığı an dışarıda bir kadın çığlığı duyulsa, şiddet gören bir kadın çığlığı.. Günlerce yemek yememiş, soğuğu yatak bellemiş bir adam gelip penceresine dayansa.. Masa başı adamı pencereyi açıp bu zavallı insanlara acı hakkındaki düşüncenizi değiştirin diyebilir mi? Diyemez ama biz bu adama ve dahi masa başında yazıp çizen herkese bir şeyler söyleyelim. Hatta bizim tavrımız söylemin ötesine geçsin. Tüm acı çekenler toplanalım. Sessiz bir protesto düzenleyelim. Geçelim bu adamların karşısına saatlerce gözlerinin içine bakalım. Herkes insan olmak bakımından şartlardan etkilenmeli öyleyse duruşumuzdan etkilenecekler. Eskisi gibi gerçekten kopuk yazamayacaklar. Hatta eskiden yazdıklarını yazamayacaklar. O halde yazmaları da şartların eseri. Yani birileri susarak onlara rahatlık temin ediyor diye; masalar, sandalyeler, kitaplar sunuyor diye ; kol gücünü çalıştıranlar var diye onlar yazıyorlar. Birileri okuyamıyorsa birileri okuduğu için. Birileri temel ihtiyaçlarını gideremiyorsa birileri temel olmayan ihtiyaçlar türettiği için. Birileri aşağılanıyorsa birileri aşağıladığı için. Peki her şey bu kadar mı? İnsan bu kadar mı? İçinde bulduğu şartlara söyleyecek bir şeyi yok mu, onları değiştirebilecek gücü? Kitabın değiştiremeyeceğimiz, mahkum oluşumuz üzere bir vurgusu var sanki. Öyle ki Andrey Yefimıç ölür, İvan Dmitrıç hala Altıncı koğuşta esirdir. Ben bu soruyu her insanın kendine sormasını isterim. Siz kimsiniz? Benim tutumun incelemenin ilk satırlarında. Aynı yerde miyiz? Altıncı Koğuş' un bizdeki izlenimleri bunlar. Keyifli değil, rahatsız edici okumalar..
Altıncı Koğuş
Altıncı KoğuşAnton Çehov · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 202270bin okunma
·
38 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.