Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

220 syf.
9/10 puan verdi
·
3 günde okudu
1800’lü yılların ilk yarısına kadar Osmanlı Devleti’nde büyük ölçüde Divan Edebiyatı hakimdi. Divan Edebiyatı’nın alt türleri İslam kültürüne aittir. Divan edebiyatında üretilen eserler, gazel, kaside, mesnevi gibi türlerdir. Roman ise Batı Edebiyatı’na ait bir türdür. Yazılmış ilk roman olarak bilinen Don Kişot; 16. yy.’da yayınlandıktan sonra batılı yazarlara ilham olmuştu. Batılı yazarlar, bundan sonra bir çok roman yazmış, denemeler yapmış ve bu durum sonraki yüzyıllarda (17. ve 18. yy) tür bakımından da hayli çeşitlilik kazanmasına vesile olmuştur. Osmanlı Devleti 1839 yılında Tanzimat Fermanı ile birlikte yüzünü batıya döndü. Bu batıya dönüş hareketi, her şeyde olduğu gibi Osmanlı Edebiyatı’na da yansımaya başladı. Kısa süre sonra, Batı edebiyatından pek çok roman Türkçeye çevrilmeye başlandı. Romanla yeni tanışan ülkenin uzun yıllar kendisine ait bir romanı olmadı. Ta ki 1851 yılına kadar. O yıl Osmanlı Ermenisi Vartan Paşa, “Akabi Hikayesi” adında ilk batı edebiyatı tarzında hikayesini yazdı. Ancak Osmanlı tebaasından biri tarafından yazılmış olsa da, Ermeni harfleriyle basıldığı için, “İlk Türkçe Roman” kategorisine girme hususunda hayli karmaşa yarattı ve bu ünvanı kaptırdı. Akabi Hikayesi’nden sonra ki deneme Şemseddin Sami tarafından 1872 yılında Taaşşuk-ı Tal’at ve Fitnat adıyla tefrika halinde yazılmaya başlandı. Osmanlı halklı Batı Edebiyatı türünde yazılmış ilk hikayesi ile böyle tanıştı. Eser Osmanlı Harfleriyle basıldığından, “İlk Türkçe Roman” olarak anılmaya hak kazandı. Tanzimat’ın ilanından sonra geçen otuz üç yıllık süre içerisinde sadece iki adet eser verilmesi çok ilginç değil mi? Şemseddin Sami’nin tek romanı olan kitap, bu tarihten sonra 19.yy yazarlarına ilham oldu. Türkiye’de batı edebiyatı denen “roman”ların sayısı artmaya başladı. Taaşuk-ı Tal’at ve Fitnat, batı edebiyatının Türkiye serüveninin öncüsü ve cesaretlendiricisidir. Onu bu denli önemli kılan, bu durumdur. Başlı başına bir ağırlığı ve saygınlığı vardır. Birinciliğe, bir çok açıdan yerleşmiştir. Tanzimat Dönemi Edebiyatı bundan sonra bir birinci daha çıkarır. O da, 1900 yılında yayınlanan Halit Ziya’nın Aşk-ı Memnu romanıdır. Ona birinciliği getiren husus ise şudur: Tanzimat Edebiyatı diye adlandırılan bahsettiğim dönemde gerek Şemsettin Sami’nin, gerek Varta Paşa’nın gerekse Aşk-ı Memnu’dan önce yazılan eserlerin tümünde, roman teknik açıdan “Avrupalı” örneklerden hayli ayrılıyordu. Çok eksikleri vardı. Bu nedenle gerçek anlamda “roman” sayılmıyorlardı. Aslında hepsi “roman denemeleriydi”. Halit Ziya’nın 1900 yılında yazdığı Aşk-ı Memnu, tüm açılardan incelendiğinde, Avrupa tekniğinin birebir örneği olduğundan “ilk gerçek roman olma” özelliğini taşır. Yani Tanzimat Edebiyatı’nın batılı tarzda yazılan ilk romanı Taaşuk-ı Tal’at ve Fitnat, teknik açıdan tam puan alan ilk romanı ise Aşk-ı Memnu’dur. Kitabın konusu yazıldığı döneme bakılırsa çok bilindik ve sıradan olmakla beraber, kurgu açısından ilginç tesadüfler, imkansızlıklar ve romantizm barındırır. Günümüz koşullarında değerlendirecek olursak; genellikle eski Yeşilçam filmlerinde görmeye alışık olduğumuz, şimdiler de şükür ki son bulan toplumsal bir soruna değinir. Yazıldığı tarihin koşulları göz önüne getirildiğinde döneme ışık tutar ve toplumu düşündürmeye çabalar. Dönemin kadın-erkek ilişkilerine, her iki cinsin toplumdaki yerine değinir. Talat Bey yirmili yaşlarında, babasını küçük yaşta kaybetmiş, annesi ve dadısıyla yaşayan memur bir gençtir. Bir gün bir tesadüf eseri Fitnat Hanım’ı görür ve ona aşık olur. Fitnat Hanım’da annesini küçük yaşta kaybetmiştir ve üvey babası ile yaşamaktadır. O da Tal’at Bey’e ilk gördüğü anda aşık olmuştur. 1872 yılından bahsediyoruz tabi, bu iki aşık şimdiki gibi canları istediği gibi görüşemez Hatta öyle ki Fitnat’ın üvey babası, kızı küçük yaşından beri sokağa çıkarmamıştır. Bu iki aşık birbirlerini, Tal’at işe gidip gelirken, sokaktan geçmekte olduğu süre zarfında görebilmektedir. Tek iletişimleri ise birbirlerine göz süzmektir. Aşkından deli divane olan Tal’at Bey ne yapıp edip, Fitnat’ı evden çıkarmanın ve onunla görüşüp konuşabilmenin yolunu aramaya başlar. Sonunda aklına dahiyane bir fikir gelir ve artık Fitnat ile her gün görüşebilme şansını elde eder. Ancak bir sıkıntı vardır, Fitnat’a kimliğini açıklayamaz. Karşısındaki kişinin aşık olduğu genç olduğunu bilmeyen Fitnat Hanım, günden güne Tal’at Bey’i kendisine daha da aşık eder. Bu sırada kader ağlarını örer ve üvey babası Fitnat Hanım’a bir talip bulur. Fitnat Hanım’a onu evlendirmek istediğini söylediğinde, genç kız buna şiddetle karşı çıkar. Ancak başkasını sevdiğini de babasına söyleyemez. Öte taraftan bu haberi alan Tal’at Bey’de deliye döner. Tal’at Bey bu evliliği önleyebilecek midir? Gerçek kişiliğini Fitnat’a söyleyebilecek midir? Fitnat bu evllikten kurtulabilecek midir? Sevdiği adama kavuşabilecek midir? Yüz elli yıl önce yazılmış olmasına rağmen, kurgusal anlamda çokça doyduğumuz bir hikayeye sahip olmasına karşın, merakla ve ilgiyle kendisini okutabilen bir kitap. Sürpriz sonu ile şaşırtan, bütün Yeşilçam filmlerinin atası, esin kaynağı, edebi eserler okumayı seven okurların okuması gereken ve sevileceğini düşündüğüm bir eser. Bir günde okunabilir kısalıkta ve kolaylıkta. Eserde eksik kalan, birbiri ile bağlanamamış birkaç olay var. Verilmek istenen bazı mesajlara tam olarak değinemeden askıda kalan bazı yerler var. Ancak bu detaylara çok da takılmamak gerekiyor. Bunun haklı bulduğum nedenlerini de yukarıda yazmıştım. Şemseddin Sami, ilk roman deneyimini bambaşka konular üzerinden yapabilecekken, toplumun o dönem halkın sorun olarak bile görmediği ki ( özellikle de erkeklerin yok saydığı) konu üzerinden seçmiştir. Kendisi Arnavut’tur ama Türk toplumunun modernleşmesini istemiştir. Yazarın ayrıca Türkçe ile ilgili de bir takım çabaları ve eserleri olmuştur. Türkçeyi incelemek, modernize etmek, geliştirmek ve öğretmek alanlarında, yalnız kendi çağında değil, tüm dönemlerde, Şemseddin Sami kadar emek vermiş kişi sayısı azdır. Keyifli okumalar dilerim
Taaşşuk-u Tal’at ve Fitnat
Taaşşuk-u Tal’at ve FitnatŞemseddin Sami · Bordo Siyah Yayınları · 200328,9bin okunma
··
70 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.