Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

248 syf.
7/10 puan verdi
·
8 günde okudu
Musa ve Tektanrıcılık - Sigmund Freud
Musa ve Tektanrıcılık - Sigmund Freud Say Yayınları - Çeviri: Kamuran Şipal Bitirilen Tarih: 06.02.2021 Uzun süredir zihnimin bir köşesinde okunmayı bekleyen bu kitap, sonunda geçen hafta zihnimi rahatlatmak adına masama okunmak üzere geçiş yaptı. Freud insanlık tarihinin en önemli simalarından birisi. Hasbelkader eğitim görmüş biri onun bazı fikirlerini -halk muhayyilesiyle yoğrulmuş çeşitli yargılarla- bilir. Nitekim bu muhayyile onun cinsel vurgularını dile getirir ve onu ne yazık ki hafifser. Bizde vaziyet genel olarak böyledir. Farklı bir fikri yaftalama ve sonrasında onu görmezden gelme eğilimi… Elbette bunu bilimsel çevre için söylemek abes olur. Bilhassa hasbelkader lise, üniversite eğitim görmüş kişilerin bu yorumlamaları beni oldukça rahatsız etmektedir. Benim bakış açım ise Freud ile fikri bir birliktelikten öte genel olarak fikre saygı duyma eğilimi… Velhasıl kelam bu genel yargılardan kaçıp şimdi kitaba geçelim. Kitap: Musa ve Tekranrıcılık. İsmi oldukça ilgi çekici değil mi? Kitap üç bölümden oluşmakta. Farklı zamanlarda yazılmış olması sebebiyle kitapta tekrarlara düşmek kaçınılmaz olmuş. Zaten Freud bunu kitapta belirtmekte. Hem bu düzensizlik ve parçalanmışlık hali hem de psikanalizle de ilgili olması okur için zor olabilir. Freud bu kitapta milletlerin ihtiyaç ve sıkıntılarından mitsel kişilikleri ürettikleri tezinden hareketle Musa ve Tektanrıcılık üzerine bir sorgulama yapmaktadır. Kitapta beş temel tez ortaya koymaktadır: 1. Musa Mısırlıdır. 2. Musa dini Aton dininin bir devamıdır. 3. Sünnet adeti Mısırlılardan alınmıştır. 4. Musa Yahudilerce öldürülmüş ve Medyenli Musa çıkmıştır. Dualist bir yapı mevcuttur. 5. İlkel dünyadaki babayı öldürme fikri Musa’da tekrarlanmış ve suçluluk duygusuyla üçlü bir yapı: Musa, İsa ve baba figürü ortaya çıkmıştır. Freud’un bu tezlerine baktığımızda Musa’nın “moses” yani suya bırakılan çocuk anlamında Yahudilere ait bir isim olmaktan öte Mısır kökenlidir. Halk etimolojisine göre Musa bir Yahudi ismidir. Fakat Freud, birtakım araştırmaları da kaynak göstererek bunun böyle olmadığını kanıtlamaya çalışır. Diğer teze baktığımızda 18. Sülale ile birlikte Mısır bir imparatorluk hüviyetine kavuşmuş ve artık çoktanrılık bir dinden ziyade tek bir Tanrı ihtiyacı duyulmuştur. IV. Amonhotep ile birlikte bu tek tanrı ideali güneş tanrısında yerini bulmuştur. Fakat bu tek tanrı fikri Mısır’da firavunun ölümünden sonra rafa kaldırılacak Amonhotep kafir ilan edilecektir ve her yerden izi silinecektir.Ayrıca bu din halka yayılmamış dar bir çevrede kalmıştır. İşte bazı kaynaklara atıf yaparak Freud Musa’nın bu dönemde yaşadığı, Firavun’a ve dinine sıkı sıkıya bağlı olan Mısır’ın ileri gelenlerinden birisi olduğunu ifade eder. Firavun’un ölümünden sonra Yahudilerin başına geçtiği ve Kenan’a doğru meşhur yolculuğu yaptığını söyler. Musa’nın Mısırlı olduğuna bir başka delil olarak ise konuşma bozukluğu olduğunu Tevrat’a dayandırarak ifade eder. Harun bunun için ona tercüman olur. Sünnet de Heredot’un tarihinde verdiği bilgilere dayanılarak Mısır’dan alındığını ifade eder. Freud, Musa’nın ölümünü Sellin’in tezine dayandırır. Musa Yahudilerce öldürülmüş ve dini terk edilmiştir. Daha sonra Musa ile gelenler Kenan Diyarı ile Mısır arasında kalan akraba kabilelerle buluşurlar. Yer Kadeş’tir. Onun yerine bir suçululuk duygusuyla Medyenli Musa geçer. Freud buradaki durumu nevroza benzetir. Hatta bireysel psikolojiyle bağıntılı olarak ilk çocuklukla ilgili örnekler verir. İlk yaşantılarda ortaya çıkan bir travma, savunma, gizlenmiş bir öge daha sonra latens yani uyuklama evresine girdikten sonra tekrar ortaya çıkar ve nevroza yol açar. Tıpkı Yahudilerin Musa’yı öldürmesi, uzun bir süre -iki üç nesil- geçmesi ve tekrar Musa’nın ihya edilmesi gibi. Yani adeta şuuraltı tekrar yüzeye çıkmıştır. Son olarak ise Freud tezinin ilkel döneme dayandırır. Küçük topluluklar halinde yaşayan insanların başında güçlü bir erkek-baba vardır. Eğer erkek çocuklardan birine karşı bir rahatsızlık duyarsa onu sürü dışına atmakta yahut öldürmektedir. Bir süre sonra atılmışlar kardeşler birliğini oluşturur. Sonra buradan birtakım kural ve kurumlar doğar. Baba alt edilir ve ilkel bir gelenek olarak eti yenir. Burada amaç babadan bir parça almaktır. Sonra hayvan totemleri çıkar ve böyle tarihsel bir akış devam eder. Nihayetinde tek tanrıcılığa doğru yol alınır der Freud. Buradaki fikirlerini 25 yıl önce yazdığı Totem ve Tabu’ya dayandırır. Genel olarak toparlamak gerekirse burada geçtiğimiz özetten ziyadesiyle bilgi haliyle kitapta mevcut. Yorumlamak gerekirse ilk önce -kitabın başta da belirttiğim üzere- dağınık olduğudur. Tezlerine bakınca ise birtakım eksikleri fark etmek görece kolay. Tabi yapılacak eleştirilere kendisi de atıf yaparak bir anlamda önüne geçmeye çalışıyor. Ama yine de eleştiriden de kaçınabilmek mümkün değil. Öncelikle Tevrat’ı kaynak kabul etmeyen bir iradeyle yola çıkmaya çalışıp yer yer onu kaynak vermesi bariz bir çelişkiye yol açıyor. Yine Hristiyanlık’a atıf yaparken İslam’ı konu edinmemesi kitabın en eksik kısmı diyebilirim. Sadece birkaç cümleyle geçiştiriyor, o kadar. Okuduğum birkaç makalede de o dönemin bakış açısını görmek benim için kitabı irdelemek için faydalı oldu. Nihayetinde Hegelci bir üçlemenin Freud’da da boy gösterdiği aşikar: baba-Musa-İsa. Bu tasarımlaHristiyan teslisinden etkilenildiği görülüyor. Toparlamak gerekirse farklı bir bakış açısıyla bu konuyu merak edenler okuyabilir, fakat yukarıdaki ufak eleştirileri de akılda bulundurmak elzem. Basit bir reddetmeden ziyade irdeleme mühim. Ben kendi adıma farklı bir bakış açısını gördüm ve birtakım darklı bilgileri edindim.
Musa ve Tektanrıcılık
Musa ve TektanrıcılıkSigmund Freud · Say Yayınları · 2019605 okunma
·
81 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.