Bir tohum var bu kitapta. Yaşadığı yeri seven bir tohum. Tohumu, “okuyarak” sulayacağız. “Ağıtların Tanrısı”, bu coğrafyanın ihtiyacı. Sadece otobiyografik anlatı değil, çok fazlası… Okurken şüphesiz yaşanan aşka, yazara ve yazarın Okan’ına hayranlık duyacaksınız. Ama… Yuttuğunuz gözyaşları, dile gelmemiş öfkeniz, yosunlaşmış, çürümüş, var olduğunu unuttuğunuz duygularınız da ortaya çıkacak. Türkiye’de yaşamakla ilgili ne kadar isyanınız varsa koca bir yangın gibi saracak ruhunuzu. Hele ölümü konuşmaktan hoşlanmıyorsanız, perişan olacaksınız. Çünkü bütün yollar kendi ölümünüze bakabilmeye çıkıyor. Bir tohum var bu kitapta. Yaşadığı yeri seven bir tohum. Kitaptaki bilgeliğin, bu topraklarda salınmasına, yayılmasına öyle çok ihtiyacımız var ki. Yazarı, samimiyetinden öpmek istiyorum. Kitabın dili, anlatımı çok güzeldi. Beni aldı, kalbimin önüne bıraktı. Dört yüz sayfayı, iki günde okutan yazarın elleri dert görmesin. Ne yazsa okurum. “Yas olmadan sevmek imkânsız. Ne kadar büyük yas tutarsam, o kadar büyük sevebileceğim. Yası tuttuğum yerden, ölümden bangır bangır hayat fışkıracak.” “Yası yaşamadan sevgiyi yaşıyorum demek bana aşırı derecede saçma çocukça ve ciddiye alınamayacak kadar komik geliyor. Ciddiye alamıyorum bu söylemleri. Çünkü hayat ölümle var.” “Çok değer verdiğin hiçbir şeyin kalıcı olmadığı gerçeğine her şeyden çok değer vermeye ne dersin? Asıl bu gerçeği gözün gibi sakınmaya ne dersin?” “Bütün dillerin kucaklarına yatasım var. Başımı dillerin kucaklarına koyasım var.” “Dil ev değilse beni öldürün.” “Ölüm hayatın yok olması değil. Hayatın geri kalanı. Ve size hayatın hayat vermediğini söyleyebilirim. Bunu her çiftçi bilir. Hayat, hayat vermez. Hayat devam ederken tüketir. Sadece insanları değil, tüm yaşam formlarını alır, tüketir, yer, içine çeker vs. Hayat hayat vermez. Hayat, hayat alır.”

Ağıtların TanrısıSepin İnceer · Doğan Novus Yayınları · 2021149 okunma

·

140 görüntüleme

Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.

Gönderi

Nazlı Akın