Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

515 syf.
1/10 puan verdi
·
6 günde okudu
Normalde yorumu yapılacak 3 kitap vardı elimde ama dün gece kitabı bitirdiğimde içimi dökmek istediğimi fark ettim. Okurken gerçekten çok fazla şaşkınlık hissettim. Mesele böyle farklı düşünce yapıları olmasından ziyade bunun bu denli normal, doğal, yapılabilir kabul edilmesi de olabilir. Yani aramızdaki dini ve kültürel tüm farklılıklara rağmen mesela İngiltere'de yaşayan bir yazar için bu kitaptaki olaylar gerçekten komik mi? Mizah bu mu? Hayret verici hakikaten. Size kitabı elimden geldiğince anlatacağım ki merak edenler kararını kendi versin. Sophie Kinsella da Julia Quinn gibi yıllardır okuduğum, aşina olduğum bir kalem. Audrey'i Bulmak ve bu kitabı yazan kişi nasıl aynı olabiliyor mesela? Hayat tuhaf. Sevdiğim ve gülerek okuduğum birkaç kitabı var ve hep chick-lit konusunda en iyi kalemlerden biri olduğunu düşünmüşümdür ama bu kitaba ara sıra midemin bulanması dışında herhangi bir his beslemedim. Belki minik Noah ve komik halleri hariç... Kitabımız şöyle: Lottie, evlenmek ve çocuk yapmak isteyen, 33 yaşında bir kadın. Bugüne kadar bir sürü uzun süreli ilişkisi olmuş ama sonu hep ayrılıkla bitmiş. Şimdi de Richard diye bir adamla, üç yıldır birlikte ve adamın ona evlenme teklif edeceğini düşünüyor. Kendince ondan aldığı sinyalleri buna yoruyor ve bir nişan yüzüğü alıp adam evlenme teklif ettiğinde onu da eli boş göndermemeye karar veriyor. Richard evlenme teklif etmiyor ama Lottie kabul ediyor. Tabii adam şok. Sonra Lottie buna çok bozuluyor ve adamdan ayrılıyor. Adam bir iş gezisi için ülke dışına çıkıyor ve Lottie üzüntüden ne yapacağını şaşırıyor. Derken eski sevgilisi Ben diye bir adam kızla buluşmak istiyor. 15 yıl önce sevgililermiş, doğru düzgün bir şey de hatırlamıyorlar ama o buluşmada bir çılgınlık yapıp evlenmeye karar veriyorlar. Lottie'nin ablası Fliss buna şok oluyor ve evliliği engellemek istiyor. En azından ertelemek istiyor. Bu yüzden Ben'in sağdıcı Lorcan ile temasa geçiyor ve adamdan bayağı hoşlanıyor. İkisi de bu evliliğin ruhsal bir bunalım halinde ortaya çıkan talihsiz bir seçim olduğunu düşünüyor ve düğünü ertelemeyi başarıyor. Derken Ben ve Lottie kimseye söylemeden belediyeye gidip evleniyor ve tanıştıkları yere, balayına gitmeye karar veriyorlar. Düğün gecelerini orada geçirecekler falan. Ablamız Fliss de henüz düğün gecesi yaşanmadığına göre evlilik feshedilebilir diye düşüyor yollara. Bir de plan yapıyor. Balayı otelini arayıp çiftimizin düğün gecesini engellemeye karar veriyorlar. Lottie ve Ben otele gidip düğün gecesi dedikleri şey hariç her şeyi yapmasına rağmen bir türlü istedikleri yere varamazken ablamız Fliss de bu geceyi engellemek için oğlunu da alıp yollara düşünüyor. Havaalanında Ben'e iş için ulaşmaya çalışan Lorcan ve pişman olup Lottie diye zırlayan Richard ile karşılaşıyor. Böylece dördü, cümbür cemaat Yunanistan'a gidip düğün gecesi gerçekleşmeden çiftimizi bulmaya karar veriyor. Lottie ve Ben her yolu deniyor ama nafile. Bu esnada Ben'in ne kadar iğrenç, karaktersiz, sığ bir herif olduğu ortaya çıkıyor. Lottie de bunu fark ediyor ama şimdi bunlara kafa yormak yerine tek istediği düğün gecesi. Beraber yeni bir planla yıllar önce tanıştıkları pansiyona gidiyorlar. Orada Ben, 15 yıl önce, Lottie'den iki hafta falan önce takıldığı Sarah ile karşılaşıyor ve iki günlük karısını, oracıkta aldatmaya karar veriyor. Lottie de bunu fark edince nasıl bir hata yaptığını ve aslında hâlâ Richard'ı sevdiğini anlıyor. Bu yüzden önce kavga ediyor sonunda mantığın sesini dinleyerek boşanmaya karar veriyorlar. Ben, Sarah ile yatma kararını iki gün sonraya erteliyor. Lottie de her şeye rağmen, boşanacak da olsak, Richard'a da âşık olsam bir düğün gecesini hak ettik bence diyor ve otele dönüp bu işi halletmeye karar veriyorlar. Tabii Fliss yine araya giriyor ve sonunda Ben ile Lottie pes ediyor. Bu esnada dörtlü Yunanistan'a geliyor, ortalık biraz daha karışıyor, Richard kocasının yanında Lottie'ye ilan-ı aşk ediyor, Lottie adama tekrar evlenme teklif ediyor ve barışıyorlar. Karakterlerin karaktersizliği, mezhep genişliği, aşka bile zerre saygı duymayan bir kitap olmasının yanında gerçekten ama gerçekten bunları komik mi bulmamız gerekiyor? Kitaptan nefret bile edemedim. Hiçbir şey hissetmedim diyebilirim iki istisna hariç. Sevimli Noah, çocuk olduğu için sevgimi kazandı ve bazı tepkilerine çok güldüm. Kitabın çoğu yerinde, özellikle Ben ve onun davranışlarına karşı Lottie midemi bulandırdı ama bunun dışında "Bu ne ya?" diye okuduğum bir kitap oldu. Aslında yazarın elinde bir sürü malzeme var. En başta boşanma aşamasındaki Fliss, velayet mevzusu, berbat eski kocası ve bunlardan bir hayli etkilenmiş Noah mesela. Ve hayatlarına yeni giren, çocuğu olmadığı için boşanmış, iyi bir adam olan Lorcan. Tabii yazar bunlarla falan hiç oyalanmıyor. Hatta Lottie ve Richard'ın durumunu bile pek anlatmıyor. Varsa yoksa düğün gecesi. Düğün gecesi meselesi ortadan kalktığında da resmen amaan eğlence bitti bye bye, der gibi kitabı bitirmiş. Kimse oturup biz nasıl da hastalıklı birer insan olduk, neler yaptık ya böyle diye konuşmuyor bile. Bu yüzden ve burada yazmak bile istemediğim diğer tüm mide bulandırıcı detaylar sebebiyle kitabı sevmedim, beğenmedim ve tavsiye etmiyorum. İlla okumak isteyenler için de yetişkin içerikli, bol argo ve küfür barındıran bir kitap olduğunu belirtmek isterim.
Düğün Gecesi
Düğün GecesiSophie Kinsella · Artemis Yayınları · 2013124 okunma
·
626 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.