Gönderi

Gözlerin alabildiğine uzakları görebilmeli baktığında. Şehrin her bir köşesini ve her köşesinde başka bir hayata dönüşen gölgeleri fark edebilmeli. Sahici olan ne varsa ve içinde yaşamak adına bir giz taşıyan ne varsa fark edebilmelisin. Böylece zaman senin kollarında uzamalı. Bazen akrebi sımsıkı avuçlarında tutmalısın. Kimi zaman da bir yelkovanın sırtında savaşmalısın ara sokakların içinde. Gözlerin alabildiğine uzakları görebilmeli her baktığında. Herkes el ayak çektiğinde sokaklardan yüksekçe bir yere çıkmalı ve Kudüs’ü izlemelisin gece yarılarında. Kayan her bir yıldıza selam durup, taş atan avuçlarını okşamalısın çocukların. Sonra Mekke’den gelen bir rüzgâra yüz sürmelisin. Eski zamanlardan kalma selamlar doluşmalı koynuna. Taşın altındaki siyah adamın iniltilerine kulak kesilmelisin ve hayat her sabah yeniden yaratıldığında, sen yeniden ayaklarının altında kanayan yaralarını sarmalayıp yürümelisin. Dik başlı yürüyüşlerin olmalı. Her aşkı feda edebilecekmiş gibi duran çelik bir kalp taşıyormuş gibi asi, umarsız ve ifadesiz bakışlarla yürümelisin. Fakat hiç kimse bir yaprağa gözyaşı dökebilecek olmanı anlamamalı. Güçlü ve direngen yürüyüşlerin olmalı. Gözlerin alabildiğine uzakları görmeli her baktığında. Acıyı fark etmeli gözlerin. Bir okulun önünde utanca dönük genç kız adımlarını fark etmeli. Fabrika önünde üç kuruşluk boyun eğmeleri fark etmeli. Hayata yalın bir bakış fırlatmalısın. Ne varsa etrafında, şehri istila etmiş ne varsa. Bir yaşama şahitlik etmenin yorgunluğuna aldırmadan, yalın bir bakış fırlatmalısın uzak yerlere bile. Senin fark etmediğin hiçbir soğuk ev kalmamalı. Gözlerin alabildiğine uzakları görmeli. “Ve devrim; yeryüzüne yalın bir bakıştır…”
Tarık Tufan
Tarık Tufan
·
16 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.