Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

278 syf.
·
Puan vermedi
Başkalarının anılarını kendimin sandım
Ayfer Tunç’un şehir arşivi.. Memleket Hikayeleri kitap adını Halit Refik Karay’ın aynı isimdeki eserinden almış..Bilinçli yani.. Bizi biz yapan ,hayatlarımızın ne kadarına kadar sızabilmiştir yaşadığımız şehirler,işte bu kitabı okuduğunuzda bu sorunun kendi payınıza düşen cevabını, kelimelere bürünemese de verdiği duyguyu en azından hissedebilirsiniz.. Memleket hikayeleri ekseriyetle Marmara Bölgesi şehirlerinde geçiyor..Yoğunluk Adapazarı hikayeleri,Ayfer Tunç bu şehirli olduğu için Adapazarı’ndan ‘Ada’ diye bahsedilecek kadar çok hikaye var. Hikayeleri okurken şehirlerin eskiden bir ruhu olduğunu,estetik vizyonu kısır şehirleşme planları içinde bu ruhun yok olup gittiğini,bu ülkede çoğunluğun doğduğu evi ziyaret etmek istese bu sebeple bulamayacağını yazar yüzümüze çarpıyor.. Ben bulamam mesela.. O şehrin yüz nakli yapılmış bir insan kadar değişmiş olduğunu haber âlalı bir 20 yıl oluyor.:))20 yılda da kimbilir daha ne kadar değişmiştir.Ne değişmiş olabilir ki diye düşündüğümde zihnimde hafifçe parlayıp sönen bir merak hemen bilindik cevaba yerini bırakıyor.. Her yer birbirine benzedi zaten..Avm ler,bankalar,belli başlı kozmetik markaları her yerde şubeleri,teknoloji mağazaları, aynı model araçlar,camlı balkonlu pimapen pencereli birbirine benzer apartmanlar... Benim yaşadığım şehri düşündüm de..Aynılık her yerde..Yalnız burada bahsetmeye değer bir gözlem aktarabilirim farklılık adına..Bir sokaktan geçiyorum sabah saatlerinde,sıcak simit ve maden suyu eşliğinde bakınarak varış noktama ilerliyorum.Bir anda sağımda bir evin giriş kapısı dikkatimi çekti yol boyunca hafifçe boynumu çevirecek kadar baktım inceledim hatta.Evin giriş kapısı üstünde bir kapatma vardı tente görevi gören..Bu yağmurluk ve gölgelik olarak kullanılma amacıyla yapılan türden hani.Yan tarafları ferforje desenlerle süslenmişti.Ama demirden çiçek ve yapraklar evin kapısının üstünü sarmış gibi bir hava katmış..Ne âlaka duygusuna kapıldım artık yapılara estetik katkılar beni şaşırtıyor..Başka bir sokaktan geçiyorum 2 katlı evin köşelerinde sebze soyucuyla şekil verilmiş gibi duran beyaz devasa sütunlar var evin dört köşesine bitişik ve beyazlar..Müteahhit Antik dönem ve Laz zevki karışımı bir yapı mı ortaya çıkarmış acaba..Bi durup ne alaka şimdi dedirten bir yapı ..Öylece geçip gidiyorum.. Ayfer Tunç’un dediği gibi hiçbir duygu ve fikrin sonuçlarını gözlemleyemeyecek kadar hızla değişen ,çirkinleşen,aynılaşan şehirlerde yaşıyoruz..Bizim ülkemizde bu değişmenin adı istikrarsızlık... Memleket hikayelerini okurken en çok kendime sorduğum soru şu oldu ben ne kadar yerelim ne kadar evrenselim? Hep bir aidiyetsizlik ve kafa nereye ben oraya modumu düşününce bir de kendi duygu ve düşüncelerimden sıyrılıp etrafımı o zaman farkettiğimde ne yerelim ne evrenselim diyorum.. Benim vatanım da benim yerim yurdumda zihnimin içi:) Kitap içerisinde sosyal medya ve cep telefonu geçmiyor acaba kitap boyunca huzurlu hissetme sebebim bu olabilir mi:) Bu kitabı okuduğunuzda memleket ve şehir kavramları arasındaki farkı,yerellik ve evrenselliğinizi,köklü ya da köksüzlüğünüzü,berbat b*ktan dönemlerde gençliğinizin geçtiğini(yaşınızla alakalı değişebilir)inatla her seçimin kendinize ait olduğunu sanmanızın saflığını,sorgulayıcı ve bireysellik derecenizi,uyumsuzluk notunuzu şahane bir notla yazarımız alnınızın ortasına yapıştırıverir.Biz buna idrak etme,aydınlanma ,büyük resmi görme diyoruz.. Böyle güzel ve başkalarının anılarını kendinizin zannedeceğiniz kitaplara rastlamak zor gerçekten.. Tavsiye olunur:)
Memleket Hikayeleri
Memleket HikayeleriAyfer Tunç · İletişim Yayınevi · 2012230 okunma
·
129 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.