Canım kitabımı büyük bir hevesle edindim ve büyük bir hızla okumaya başladım lakin araya başka kitaplar almak zorunda kaldım ve son 80-90 sayfayı bir türlü okuyamadım. Aslında bir kitabı bitirmeden diğerine geçmek huyum değildir ama epey yoğun bir Ocak ayı geçirdim :) Her neyse öyle böyle derken hafta sonu kitabımı bitirdim. Üniversite öğrencisi olan Flora Dane yedi yıl önce kaçırılır ve 472 gün boyunca bir tabutun içine hapsedilir. Flora’nın yaşadıkları akıl alır türden değil, o yüzden de kaçınılmaz sona yani delirme noktasına gelir. Bunun yanı sıra psikopat caninin istismarıda eklenince varın travmanın boyutunu siz düşünün. O bölümlerde ben de delirme noktasına gelmiş olabilirim. Okunması kolay olan sayfalar değildi, bir ara bıraktım, okuyamadım, kendime gelmem gerekti. Bir gün Flora bu kabusu geride bırakmayı başarır ve mucizevi bir şekilde kurtulur. Beş yıl boyunca bir yandan hayatın ritmine ayak uydurmaya çalışır, bir yandan da kendi gibi kaçırılan diğer kadınları araştırmaya başlar. Dedektif D.D Warren ile yolları da bu şekilde kesişir. Derken Flora bir gün tekrar ortadan kaybolur. Peki ama neden? Kitabın olumlu yönlerini ele alayım önce. Lisa bebeğim yine had safhada sürükleyici, harika bir kurgu yaratmış. Bu nedenle kitabın dinamiği üst segment. Yani heyecan ve sonuca ulaşma isteği sizi esir alıyor. Kitabı çıktığı anda tereddütsüz sepete attığım yazar sayısı bir elin parmaklarını geçmez. Lisa’da onlardan biri. Fakat gel gelelim bana göre bu bir polisiye değil. Çoğu yorumda böyle tanımlanmış. Tamamen psikolojik gerilim. İşin polisiye kısmı bir iki tık geri planda kalıyor. Dolayısıyla polisiye okurlarını tatmin etmeyebilir. Bir de sanırım çeviriden ya da edit kaynaklı ufak hatalar vardı. Ama tolere edilmeyecek türden değil. Lisa’yı seviyoruz, onu da görmezden geliverelim. Sevgiyle.

Kimsin Sen?Lisa Gardner · Martı Yayınları · 2021173 okunma

·

35 görüntüleme

Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.

Gönderi

Elif Acar