Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

370 syf.
7/10 puan verdi
‘’Hayatınızdaki memnuniyetsizliklerin ve kısıtlamaların anne yaralarıyla ne şekilde ilişkili olduğunu bilmek verdiğiniz mücadelenin belirli bazı durumların doğal sonucu olduğunu anlamanıza yardımcı olur.'' ( S.204 ) Kim bilir kaç nesil kendisinden önceki neslin hatalarının cezasını çekti? Kim bilir kaç çocuk anneannesinin yaptıklarının ya da yapmadıklarının bedelini ödedi? İyiden iyiye bunu düşündürdü okuma yolculuğum sırasınca.. Kitapta da sıkça geçen "yetersiz annelik" tabiri ile derin düşüncelere dalıyoruz. Ebeveynlik açısından ağırlıklı olarak anne üzerine yoğunlaşmış bir içerik mevcut olsa da bir baba ya da erkek okuyucunun da kendi çocukluğu ve annesinin kendi üzerindeki izleri konusunda etkilerini açıkça görebilmesi açısından oldukça fayda sağlayacağını düşünüyorum. Aslında ilk etapta kullanılan dil 'suçlayıcı' görünse de, ilerledikçe anne ve taşıdığı sorumluluğun nelere yol açtığını fark edip az bile söylenmiş diyorsunuz! Doğrudan nasıl iyi anne olunur kural bir vesaire gibi bir anlatım örgüsü yok. Daha çok ebeveynin ya da okuyucunun o ana dek aldığı, benimsediği dahası belki de çoktan rol model edinilmiş anneliğinin farkındalığını kazandırma amacı söz konusu. Anneler ve ruh durumları , bu durumların kaynakları ve yeni doğan sürecinden yetişkinliğe uzanan yolda kişiye kazanım ve kaybettirdikleri anlatılıyor. Annelik kavramından kendi aldığımız yaraları ( hiç fark etmemiş olduklarımızı bile ) iyileştirmeye ,onlara şefkatli bir yaklaşım sunmaya hazırlayan tespitler, öneriler ,çalışmalar mevcut. Böyle bakınca aslında neyin doğru neyin yanlış yapıldığına dair fikir de verdiği için bir nevi anneliğe olan önem ve bilincimizi kuvvetlendirip nasıl iyi anne olunur’u da bir yerde göz önüne serebiliyor. Anneliği doğum için yeterli gören bir toplumda yetiştik ne yazık ki. Kitapta anne suçlanmıyor aksine annenizi anlamanıza onun bakış açısıyla da bakabilmenize fırsat veriyor. Gerek yetiştirilme tarzımız gerek genel ahlaki aile yapımız annemiz, ailemiz ile ilgili bir çok şeyi örtbas etme eğilimine soktu bizi. Bazen annelerimiz bize zarar verme amacıyla değil, doğrusunu bilmedikleri, yaşamadıkları, kendileri de yetersiz annelik gördükleri için kalıcı hasarlar bırakabilir. Fiziksel olarak yanımızda olup, tüm kişisel bakımlarımızı eksiksiz yapıp, her şey tam ve tertemiz olsun diye gece gündüz çalışırken, bizim asıl duygusal olarak onlara ihtiyaç duyduğumuzu hiç fark etmemiş olabilirler. Çok duyduğumuz şeyler vardır; '' annem çok iyiydi ama depresifti- annem çok iyiydi ama küçükken anne babasını yitirmişti - annem çok iyiydi ama anne babasından gördüğü davranışlar yüzünden böyleydi.. Hayatı zordu vesaire..'' tüm bunlarda annenin iyiliğini görüyoruz onu suçlamaya vicdanımız el vermiyor ama onun taşıdığı, getirdiği şeylerin neticesini görmüyoruz yahut görmezlikten gelmeyi yeğliyoruz çünkü böylesi bizim için de en kolayı. ‘’Hissizleşmek ve duyguları örtbas etmek ,yarayı korur ama iyileşmeyi engeller.’’ diyor 205 . sayfada. Kitabın sonunda emin olun görmek istemediğiniz hiç farkında olmadığınız kendinizle yüzleşecek anneniz ve anneliğinizin boşluklarını hatalarını görerek iyileştirme yoluna gideceksiniz. Ebeveyn olmak, anne olmak ne çok şey demekmiş ince ince anlamış oluyoruz nihayetinde. Bir çocuğun daha ilk anlarından itibaren annenin onun altını değiştirirken tavrından tutun, gülümserken, beslerken, uyku alışkanlığı kazandırırken, onunla sıcak ya da soğuk bir bağlanma kurarken her şey ama her şeyde rehberlik ettiğini ve geleceğindeki benliğin temel taşlarını attığını keşke her anneye her kadına aşılayabilsek. Belki o zaman toplumda bu kadar cinnet, bu kadar asilik bu kadar şiddet, karamsarlık, kaybolmuşluk kalmazdı. Kim bilir iyileşirdik zamanla.. Sevgisizlik, ilgisizlik, görünmezlik kişide nelere nelere yol açmıyormuş ki.. Ah! Annenin kendi içinde ve hayatta dengede kalması ne büyük şans! Özveri isteyen özverili olmak bilinci isteyen bir şans. Şu ara gebeliğimin altıncı ayını tamamlıyorum. Çok şükür ki büyük bir öğrenme açlığı içerisindeyim. Görüşlere açık bir aile de yetişmiş olmama rağmen maalesef gelenek görenek ye yetiştirilmişliklerinden dolayı kendi Ebeveyn ve çevremden ufak tepkiler alaylar alıyorum kimi zaman. Bizim zamanımızda şu mu vardı bu mu vardı biz sizi böyle yetiştirdik kötü mü oldu..! Kaçınılmıyor bazen ama duymazdan geliyorum öyle yapmak lazım. Dedim ya kurtarmak lazım kendimizden ,kendi yetişkinliğimizin elinden tutup sevgi ve özveri ile yetiştirilmiş çocuklar büyütmek lazım. Zinciri kırmak mümkün mü dersiniz? Ben mümkün olduğuna inanmak istiyorum. Bir bebeği bir yetişkine dönüştürme yolunda ona rehberlik ederken onun bize emanet edildiğini ve sorumluluğumuzda olduğunu unutmamak gerektiğini iyi biliyorum. Onun gelecekte otururken, kalkarken, bir kuyrukta sıra beklerken, toplu taşıma kullanırken, bir alışverişte bir ilişkide ve dahası kendi ebeveynliğini yaşarken bizim izlerimizi taşıyacağını unutmamaya gayret ediyorum. Ne derseniz bilmem ama toplumca ebeveynlik görüşlerimizi değiştirmenin zamanı geldi de geçmedi mi ?!
Anne’nin Duygusal Yokluğu
Anne’nin Duygusal YokluğuJasmin Lee Cori · Koridor Yayıncılık · 20181,199 okunma
··
330 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.