Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

180 syf.
7/10 puan verdi
·
14 günde okudu
Esenlikler! Nurullah Ataç deneme türünde ilk eser veren edebiyatçılarımızdandır. Cumhuriyet Döneminde Türkçe’nin sadeleşme harekatı denilince ilk akla gelen isimlerin başında Ataç gelmektedir. Devrik cümle ile Orhan Veli’yi de yazı hayatımıza kazandıran kişidir ek olarak. Aranızda paragraf çözenler varsa bilirler ki “eleştirmen” diye bir meslek türü vardır. Onlara göze güzel, iyi, kurallar… vs vs. Ataç’ın mesleği de eleştirmenliktir hatta eleştirmen kavramını da o bulmuştur. Yazarlardan, şairlerden tutun da edebiyattan sinemaya kadar çeşitli alanlarda Ataç’ın sivri dilli eleştirmenliğini okuyacaksınız. Hicivli kaleminden ötürü gülmemek imkanız hâle gelirken sinirden okumaya devam edemediğim yerler de oldu çünkü okumayı bırakıp onun düşüncelerine karşı düşüncelerimi aklımdan birer birer sıralarken devam edemedim tabii olarak :) Dediğim gibi okurken tartıştığımız yerler bi hayli fazla idi. Monolog hâlinde olan bu eseri samimi bir hava yaratıyor gerekçesi bu olsa gerek. Katılmadığım ve aklımda kalan bir hususa değinecek olursam, gerek Divan Edebiyatı’nın gerekse diğer geçmiş dönem edebiyatlarımızı bırakıp önümüze bakmaya çalışırsak Batılı olabiliriz görüşüne katiyen karşı çıkmaktayım. İlk diyeceğim, unutmamak gerekir ki biz Batılı değiliz, buz gibi Asyalıyız. Bu gerçeği unutmazsak belki kimlik kargaşası yaşamayız. Elbette ki, ileri teknolojide kim varsa kural gereği ondan örnek almamız gerekecek, çağa ayak uydurabilmemiz için lakin onlar gibi olmaya, yaşamaya lüzum yoktur. Asıl geleneğimize dönersek kendimizi bulup geleceğe daha parlak ulaşacağımız kanaatindeyim. Ataç’tan bahsedip de dil meselesini konuşmazsam eksik bir şeyler kalır diye düşünüyorum. Öncelikle şunu unutmamalıyız ki Nurullah Ataç Türk Dili profesörü değildir. Yazı hayatına Fransızca çevirilerle başlamış ve bu çevirileri yaparken Fransızca kelimelerin Türkçedeki anlamlarını bulmaktadır. Bu karşılıkları bulurken ise Arapça ve Farsça kelimelerden değil de Türkçenin özünde olan kelimeleri aramaktadır eğer yoksa da kendisi yine Türkçenin özünde bulunan kelimelerden üretmektedir. Akım, anı, araç, aşağılama, aşırılık, ayrıcalık, bellek, biçim, bilinç, birey, dayanışma, devrim, doğal, eleştiri, etki, gerçeküstü, izlenim, kavram, konut, koşul, bağnaz, beğeni, ilke, somut, soyut, uyak… Bu kelimelere hepimiz aşinayız değil mi? Hatta bunların bilincinde olmadan dahi kullanıyoruz :) Bunlar Ataç’ın kelimeleri. Eğer bu kelimelerin hepsini merak ettiyseniz, detaylı araştırmak isteyenlere Ataç’ın Sözcükleri kitabını öneririm. Başbuğ Atatürk’ün de dediği gibi tasfiyecilik temeline dayanan dil politikası “bir çıkmaz yoldur.” Burada Atatürk’ün liderlik özelliklerinden bahsetmeyeceğim mevzumuz o değildir. Lakin şunu belirtmek gerekir ki o yanlış yaptığını kabul eder ve bu yanlışı başkalarının da yapmaması konusunda insanları uyarırdı. Tıpkı dil harekatında olduğu gibi. Atatürk’ün yaşarken ki kendi deyimiyle hatasını o öldükten sonra adeta kelimelere ırkçılık yapılarak, çok daha sert bir şekilde tasfiyecilik olayı 1942 yılında dönemin cumhurbaşkanı öncülüğünde başlamıştır. Bu harekatın adını: Öz Türkçe, arı Türkçecilik, devrimci görüş gibi çeşitli hâllerde duyabilirsiniz. En önemli meselelerimizden, kültür problemimiz olan dil meselesi de böylelikle, güzel ülkemde her daim olduğu gibi, ideolojik bir çatışmaya, siyasi meseleye döndürmesini başarmışızdır. Öz Türkçe kelimesinin bir kavram kargaşası yaşadığını düşünmekteyim. Örnek verecek olursam birisi bana bu harekatı destekleyip desteklemediğimi soracak olursa cevabım kesinlikle evet olacaktır. Ama aynı zamanda öz Türkçe denilen olaya karşı çıkıyorum, bu nasıl olacak diyecek olursanız elcevap: Dilimize yerleşmiş Arapça ve Farsça kelimeleri atarak onların yerine Fransızca veya başka yabancı dil kökenli kelimeleri almaya mutlak surette karşı çıkıyorum. Ömer Seyfettin Beğ’in 1912 yılında yayımladıktan sonra büyük yankı uyandıran ve dilde sadeleşmenin de temelinin dayanağı olan Genç Kalemler Dergisi’nin Yeni Lisan Makalesi’nde belirttiği gibi: Türkçeleşen kelimeler, Türkçedir! Dilimize yerleşip Türk kültürüne uygun hâle dönüştürdüğümüz kelimeleri atmanın dil kültürümüzü zayıflattığını düşünüyorum. Ben tasfiyeceliğe karşıyım kısaca. Sözlerimi aziz önderimizin sözleriyle noktalamak istiyorum. "Kitap, kâtip, mektup benim; ketebe, yektübü ve geri kalanı Arap'ındır. Kitaba 'bitik,' kâtibe 'bitikçi' diyemezsiniz. Derseniz onlar yabancı olur." Günümüzden bakıldığında belki bu meseleler geçmişte kaldı, tartışmak hatta konuşmak bile anlamsız gelebilir ancak bugün dil meselesi konusunda daha tehlikeli bir durum ortadadır. Konuşmalarının arasına Fransızca, İngilizce kelimeler serpiştirmenin aydın, entelektüel kişiler olarak gözükmesini sağlayacak güruh hali hazırda mevcuttur. Bu örnekler uzar gider ama hepimiz dikkatli olmalıyız. Konuşurken, yazarken seçtiğimiz kelimelere özenmeliyiz. Örneğin: Dizayn yerine tasarım, online yerine çevrim içi, admin yerine yönetici, exit yerine çıkış, check etmek yerine kontrol etmek… Hepimizin üzerine büyük görev düşüyor bu noktada güzel dilimizi koruyup, gelecek nesillere aktarabilmek için… Bu konu üzerinde okuma yapmak isteyenlere ise Nihad Sami Banarlı’nın Türkçenin Sırları ve Türk Ayştaynı olarak bilinen Oktay Sinanoğlu’nun Bye Bye Türkçe eserini öneririm. Ülkesini, yüksek istiklalini korumasını bilen Türk milleti, dilini de yabancı diller boyunduruğundan kurtarmalıdır. Başbuğ Gazi Mustafa Kemal. Esen kalın.
Karalama Defteri - Ararken
Karalama Defteri - ArarkenNurullah Ataç · Yapı Kredi Yayınları · 2019585 okunma
··
504 görüntüleme
Börü okurunun profil resmi
Çok güzel bir inceleme emeğinize, yüreğinize sağlık. Dediğiniz gibi halkın diline inmiş sözcükler kökeni ne olursa olsun artık Türkçedir. Onları ayıklamaya kalkmak zengin dilimizi, Nasreddin Hoca'nın leyleğine döndürmeye benzer. Önemli olan sizin de vurguladığınız gibi, dilimize yeni yeni yerleşmeye başlayan yabancı (eng. fr. vs.) sözcüklerin Türkçe karşılıklarını kullanmak. Teşekkürler
Zeynep K. okurunun profil resmi
Rica ederim, beğenmeniz mutlu etti :) Öyle, dilimize sahip çıkmak onu korumak gerekiyor
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.