"Batı'ya elektrik, yol Doğu'ya jandarma, karakol" (syf.22) Merhaba... Mehmet Uzun'a ilk kitabı olan Sen ile başlangıç yaptım... Hemen hemen son bir yıldır televizyondan (önceden de çok televizyozdan takip etmezdim) ve sosyal medyadan gündemi artık takip etmiyorum. Yok eğer takip edersem muhtemelen ruh sağlığımda sorun oluşacak bunu anladım. Bunun için kitaplara daha çok ağırlık vermeye başladım. Ama sonradan fark ettim ki okuduğum kitaplarda da hep günümüzü görüyorum. Olaylar hiç değişmiyor. Kitabın kurgusu ise kısaca şu; kitap 80 darbesinde apar topar evinden alınan bir öğrencinin uğradığı işkenceleri ve "her şey, her şey biziz; Allah, kanun, devlet, adalet, rahmet. Sesin kimseye ulaşmaz, sana kimse yardım edemez. Ve biz her şeyi biliyoruz. Kim olduğunu, ne olduğunu, ne yaptığını biliyoruz. Bir kere de senin ağzından duymak istiyoruz. Ve sizlerin kandırıldığını biliyoruz. Bazı düşman ülkeler tarafından kandırılmışsınız. Etrafımız düşmanlarla dolu." (syf. 203) diye tehditler savuran, kendilerini ülkenin yılmaz savunucuları gören 'kişilerin' vıcık vıcık vatan, millet ve devlet sevgisini görüyoruz. (Tâbi bu darbe dönemi ile ilgili yoksa günümüzde öyle bir şey tâbi ki yok !) Tıpkı Juan Gabriel Vasquez'in İtibarlar kitabında olduğu gibi: " 'Gerçeği çarpıtmalarınızla cumhuriyetimizin silahlı kuvvetlerine saldırdınız ve onların saygınlığını zedeleyerek düşmana hizmet ettiniz. Siz bir YALANCI ve VATAN HAİNİSİNİZ ve sevgili ülkemize SADIK olan bizler sabrımızın taşmak üzere olduğu konusunda sizi uyarıyoruz, nerede oturduğunuzu, kızınızın hangi okula gittiğini biliyoruz, eğer onurumuza tekrar saldırırsanız çok sert bir biçimde cezalandırmakta tereddüt etmeyeceğiz.' Herhangi bir Saygılarımla ya da Hoşça Kalın ya da En İçten Selamlar bulunmayan, sağa doğru iyice kaymış son satırda sayfadan haykırıyormuş gibi duran tek bir sözcük vardı: 'VATANSEVERLER' " –j.g. vasquez / itibarlar / everest / syf.38 #59031695 İnsan bir yerde yalnız kaldığında –ve o yer hücreyse– son çare olarak kimle konuşabilirizi gördüğümüz bu kitapta ana karakterin böcek ile olan diyaloglarını okuyoruz ve Türkiye'nin Doğu bölgesinin şiirsel manzarasını gözümüzün önüne getirme fırsatı yakalıyoruz. Kitapta benim düşünecemle hiç uyuşmayan birkaç yer de vardı. (Atatürk, Cumhuriyet ve bayrakla ilgili) Cumhuriyet ve bayrak eleştirilerini 80'deki darbe ve sonrasında yaşananlardan dolayı olduğunu düşünüyorum. O yüzden kitaba ve yazara kızamadım. Atatürk eleştirisi ise 1938 yılındaki olaylardan kaynaklanıyor sanırım ama o konuyla ilgili hiçbir kitap okumadım. Yani 38 olaylarını Dersim İsyanı mı, Dersim Katliamı mı ya da "Devletin var olmasını sürdürmesi için yanlış hiçbir şey yapmadan üstesinden geldiği bir olay" olarak adlandırmam gerekiyor bilmiyorum. O yüzden ne yazarın yazdığını katı bir şekilde eleştirmeyi ne de "tam olarak yazarın dediği gibi oldu" demeyi kendi açımdan doğru bulmuyorum. Herkese keyifli okumalar... (İthaki'nin Mehmed Uzun kapakları çok güzeldi ama artık kitaplarını Sel Yayınları yayımlıyor. O yüzden diğer kitapların İthaki'li basımlarını acilen almam lazım, burada not olarak kalsın bu.)

SenMehmed Uzun · İthaki Yayınları · 20114,093 okunma

··

218 görüntüleme

Neslihan

@readermocha ·

02 Mart 2021 22:17

Bu kitabı listeme ekledim ama ne zaman okurum orası muamma...😁

Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.

Gönderi

Bay C