Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

138 syf.
·
Puan vermedi
·
3 günde okudu
12 Mart'tan 12 Eylüle : Gerçeklik ve Gerçeklikten Kaçış
Berna Moran'ın Türk romanı eleştirilerinde üçüncü ve son durağı da tamamladım. Böylece 1990'lara kadar geldim. Bu kitap ilk ikisine göre daha kısaydı. Eleştirmenin daha geniş tutma, daha fazla eser inceleme planı varmış ama kendisinin de ön sözde belirttiği gibi sağlığı izin vermemiş. Bu cildi yazarken oldukça hastaymış, yayımlandığını bile göremeden 1994 yılında ne yazık ki aramızdan ayrılmış. Kitabı Sevgili Berna Moran'ın tamamlamadığı belli oluyordu. Diğer iki ciltte gördüğüm o muhteşem sonuç kısmı yoktu ve bitişte bir eksiklik hissi vardı. Bunlara rağmen güzel bir tecrübe yaşadım yine. İlk ciltte Batılılaşma teması, ikinci ciltte sınıflaşma ve başkaldırı temasıyla ele alınmıştı romanlar. Bu son ciltte ise 12 Mart ve 12 Eylül dönemleriyle şekillenen edebiyatımızda "gerçeklik" ve "gerçeklikten kaçış" temalarıyla ele alınmış romanları gördüm. Ayrıntı olarak eleştirilen romanlar şunlar: Şafak-Sevgi Soysal Bir Düğün Gecesi-Adalet Ağaoğlu Arzu Sapağında İnecek Var- Nazlı Eray Sevgili Arsız Ölüm- Latife Tekin Kara Kitap- Orhan Pamuk Bir Cinayetin Romanı- Pınar Kür Kılavuz- Bilge Karasu Ayrıca ayrıntılı olmasa da incelemeler bağlamında bu romanlarla ilintili olarak Kırk Yedililer(Füruzan), Yaralısın(Erdal Öz), Bir Avuç Gökyüzü (Çetin Altan), Çengi (Ahmet Mithat Efendi) Gulyabani (Hüseyin Rahmi Gürpınar) ,Matmazel Noralya'nın Koltuğu(Peyami Safa) gibi kimi romanlara da değilmişti. Roman incelemelerinden önce önce 12 Mart Dönemi'ni hazırlayan etmenler, oluşumlar, 1980 Darbesi ve sonrası konuyu dağıtmadan edebiyat ile iliskili olarak çok güzel açıklanmıştı. Eleştirmene göre 12 Mart Dönemi yapıtları temelde aynı sorunları paylaştığı için Anadolu romanları çizgisindedir. Köylünün sorunları kente taşmıştır artık. Yalnız Anadolu romanlarındaki kurgusal ve ideal ortam, mücadele yoktur. Çünkü 12 Mart romanları "yenilgiden" sonrasıdır. Amaç artık salt gerçeği anlatmaktır. Hapishaneleriyle, işkenceleriyle, zorbalıklarıyla sarsıcı olan, halkın tanımadığı ya da tanımak istemediği çıplak gerçekleri... Roman kisileri de genellikle edilgen, zoru tanımış, çaresiz bırakılmış kişilerdir. Olaylara yön veren karşı güçtür. Moran'a göre estetik ikinci plandadır bu dönemde ve halk bu romanları daha çok tarihi ve sosyolojik değerleri için okur. 12 Eylülden sonra toplumsal hayatta sarsıntılar olur. Aydınlar susturulur, toplum depolitize edilir. Devletin yaşamdan beklentileri çok farklı olan yeni bir tip insan yetiştirmeye çalıştığı görülür. Moran, bu kısımda "erdem" kavramının değiştiğine de parmak basar. Bireyin çıkarını savunan faydacı bir yaşam felsefesi ortaya çıkar. Bu sarsıntılardan sonra Türk romanında da radikal değişmeler görülür. Yazarlar toplumsal sorunlardan ve gerçeklerden uzaklaşırlar. Moran'a göre bu durum yazarların apolitik oluşundan değil toplumsal konularda yazmanın yersiz olduğuna inanmalarından. Böylece 80'li yıllarda yenilikçi bir arayış görülür. Yazarların içine düştüğü bu boşlukta "postmodernizm" bir çıkış yolu gibidir. Fakat elestirmene göre postmodernizm kaypak ve tartışmalı bir tabirdir. Ona göre bu çıkış yolu "gerçeklerden kaçış" tır. BENDE KALANLAR: Roman etkilerine geçmeden önce yazarın konu bağlamlarında değindiği Yapısalcı Dil Kuramı'ndan ve Todorov'un fantastik tanımından çok etkilendiğimi belirtmeliyim. Ayrıca eleştirmenin Hans-Robert Jaussun'un kitabından hareketle romanları; yazıldığı dönemden önceki zamanın ihtiyaçlarını karşılayan romanlar, yazıldığı dönemin ihtiyaçlarını karşılayan romanlar, yazıldığı dönemden ilerisinin ihtiyaçlarını karşılayan romanlar diye sınıflandırdığı kısım epey ufuk açıcıydı. Örneğin: Moran'a göre Reşat Nuri, çağının ihtiyaçlarını karşıladığı için Oğuz Atay çağından ilerisinin ihtiyaçlarını karşıladığı için çok okunan yazarlar. ŞAFAK: Hem devrimcilerle egemen güçlerin çatıştığı hem Oya ile Mustafa'nın kendi devrimci kimlikleri ve küçük burjuva kimlikleriyle çatıştığı "bir gece" nin romanı. Bir açılıp bir kapanan "kapı" motifine hiç mi hiç dikkat etmemişim. Hem devrimci hem kadın olmanın iki kat suç olduğunu hatırlıyordum da Polis Zekai'nin Oya'ya ilk sorusunun "evli ve çocuklu bir kadın olarak alemin herifleriyle içmesini" nasıl açıklayacağını sorduğu yerde Oya'nın " Bana yöneltilen suç orospuluk mu?" diye soruşunu unutmuşum. BİR DÜĞÜN GECESİ: Halide Edip'in Sinekli Bakkal'da Rabia'yı konak konak gezdirerek bir İstanbul panaroması çıkarmaya çalışması gibi Adalet Ağaoğlu'nun da bir düğüne çeşitli insanları toplayarak bir Türkiye panaroması çıkarmaya çalıştığını, başarılı da olduğunu belirtiyor eleştirmen. Meğer o unutulmaz anlatımın adı da "bağımsız iç konuşma tekniği" imiş. Bir de "İntihar etmeyeceksek içelim bari" diyen Tezel'i hatırlamak vardı. ARZU SAPAĞINDA İNECEK VAR'ı okumadım ama Nazlı Eray'ın Türkiye'de fantastik romanı nasıl sırtladığını biliyordum. Bu romanda Nazlı Eray, Semra Özal ve Kraliçe Antoinetti bir barda Fransız Devrimi'nin gerçekleştiren adamlardan birkaçı ile buluşuyormuş. Merak etmek için yeterli bir sebep değil mi? Ayrıca bu kısımda dünya ve Türk edebiyatında fantastiğin serüvenini anlatan nefis bir bölüm vardı. Bir sürü yeni eser kazandım. Gulyabani ve Matmazel Noralya'nın Koltuğu'na hiç fantastik bir roman gözüyle bakmış mıydınız? KARA KİTAP'ı okuyalı yıllar oldu. Eleştirmenin Hüsn-ü Aşk, Mevlânâ, Mantıku't Tayr, Binbir Gece Masalları, Ulyesess ve ve daha nice eser için kurduğu bağ ile yeniden okumalı diye düşündüm. KILAVUZ, gotik bir fantastik roman olarak geçiyor. Bilge Karasu'nun Gece'sini terleye terleye bitirdiğim için bir "ittirilme" bekliyordum. Bu harika ön okuma ile geldi işte. Ve... SEVGİLİ ARSIZ ÖLÜM, bu kitaptaki yıldız incelemem. Seni de Dirmit ve ailesinin öyküsü olarak değil Dirmit'in aydınlanma öyküsü olarak yeniden okumak şart oldu ( Zaten bahane aramaktaydım). Bu inceleme muhteşem, eseri sevenler mutlaka bu deneyimi yaşayın, iddia ediyorum eserin kendisini okumak kadar zevkli. Yine bir kitabı bağrıma basasım geldi. Biz bu esere "Yüzyıllık Yalnızlık"tan etkilenmiş diye geçiştirip etiket vurarak çok haksızlık ediyoruz. Oysa en büyük kaynağı geleneksel anlatılarımız olan halk hikayeleri. Anlatımının lezzeti de buradan geliyor. Sonuç olarak ben, üç ciltlik bu yolculuk ile 90'lara kadar olan roman çizgimizin hangi yolda ilerlediğini deneyimledim. Keşke Sevgili Moran'ın ömrü yetseydi de biraz daha uzasaydı. Son otuz yılı da bu gözlerle görmek isterdim. Ben zaten içine doğduğum bu yılların eserlerini eskiler kadar sevemiyorum bir türlü. Okumaya da elim zor gidiyor. Bu konuda kendimi tutucu buluyorum. Belki böyle bir deneyim beni daha motive ederdi. Roman okumayı seven her okura bu elestirileri romanın keyfini çoğaltmak için gönül rahatlığı ile tavsiye ederim. Diğer iki cilt için fikir sahibi olmak isterseniz: #102192114 , #105263613
Türk Romanına Eleştirel Bir Bakış 3
Türk Romanına Eleştirel Bir Bakış 3Berna Moran · İletişim Yayınları · 2021268 okunma
··
1.511 görüntüleme
Seda okurunun profil resmi
Bilge Hocam eline emeğine sağlık. Öyle nevi şahsına münhasır incelemelerin var ki, paylaşan ismini görmesem bile o incelemenin sana ait olduğunu net anlarım artık. Kararlılıkla seriyi tamamladığın için de ayrıca tebrik ediyorum. Berna Moran bence, edebiyat tarihimizin en aydınlık ve kalender isimlerinden biri. Çok andık, rahmet dilemeyi ihmal etmeyelim, ruhu şad olsun.
Gönül. okurunun profil resmi
Gerçekten, ışıklar içinde uyusun. Onun "göz"üne daha çok ihtiyacımız varmış. Çok değerli oldu benim için. Kıyıda köşede ne yazdıysa okumak istiyorum. Seriye doyamadım hocam, yüz tane olsa gene okuyabilirdim:) Teşekkür ederim güzel sözlerin için. Kimi eserlerde içimden geliyor öyle. Aslında yazma değil konuşma insanıyım.
Semih Doğan okurunun profil resmi
Bilge Hanım elinize sağlık. Yazdıklarınızı okumak sanki akademik bir çalışmayı okumak gibi... Sevgili Arsız Ölüm’ün Yüzyıllık Yalnızlık’tan etkilenilerek yazıldığını söyleyenler bir hayli sığ insanlar gibi geldi bana. Belirtmeden geçemedim :)
Gönül. okurunun profil resmi
Teşekkür ederim, beğendiğinize sevindim. Etkilenmiş de olabilir ama o eser salt "bu etkilenmeden" ibaret değil. Yazıldığı döneme göre çok öncü bir roman. Bu haksızlığı yapanlara sinirlerim bozuluyor benim de:) yerli eserlerimizi bilinçli olarak burunluyor, hakir görüyorlar gibi geliyor.
Büşra B. okurunun profil resmi
Tam Berna Moran Seti’nin kargosunu açarken bu incelemeye denk gelmek ne büyük mutluluk.😊
Gönül. okurunun profil resmi
Çok şanslısınız Büşra Hanım, ben de ilk kez okumayı ne çok dilerdim😊 Çok keyifli ve doyurucu bir yolculuk sizi bekliyor🌻
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.