Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

280 syf.
·
Puan vermedi
·
18 saatte okudu
Cezayir’de soylu bir ailede dünyaya gelen Mansur Bey, küçük yaşta babasını kaybetmiştir. Annesi ve kuzeni Zehra ile amcasının evinde himaye edilmekte, orada eğitim görmektedir. Mansur biraz haşere, munzur ve dikbaşlı bir çocuktur. Bu kişiliği yüzünden bir gün beraber eğitim aldıkları kuzeni Zehra’yı küstürür ve Zehra o günden sonra eğitim almayı bırakır, derslere katılmaz. Mansur ve Zehra bu tarihten itibaren uzun yıllar küs kalacaklardır. Mansur ve annesinin en büyük hayallerinden biri bir gün İstanbul’a yerleşmektir. Annesi Mansur’u, saltanatın ve halifeliğin kalbi olan İstanbul’a yerleşip, vatana hizmet idealiyle büyütür. Mansur bir an evvel büyüyüp annesini İstanbul’a götürmek emelindedir. Ancak annesi maalesef bu hayale kavuşamadan dünyadan göç eder. Amcası Mansur’u eğitimi için Fransa’ya gönderir. Fransa’da tıp okuyup doktor olan Mansur yıllar sonra hem annesinin hayalini gerçekleştirmek hem de bu eşşiz şehirde hizmet verebilmek aşkıyla İstanbul’a gelir. Burada çokca tanınan ve nüfuzu bulunan diğer amcasının yanına gelir. Kuzeni Zehra’da burada yaşamaktadır. Amcasının da desteğiyle Mansur payitahtta işe başlar ve Mansur’un macerası bundan sonra başlamaktadır. Türk klasikleri arasında olan Turfanda mı Yoksa Turfa mı? adını neredeyse hiç duymadığımız bir eser. Oysa 1892 yılında kaleme alınan eser o yıllarda çok ses getirmiş. Yazarı da düşünceleri, dünya görüşü ve yaşayıp biçimiyle bir çok ünlü yazarımıza örnek teşkil etmiş bir kişi. Maalesef çok şöhretli bir kimlikten yalnızlık ve terkedilmişlik içinde ölen yazarımız gibi, kitabı da aynı kimsesizlik ve terkedilmişlikten nasibini almış. Kitaba ismini veren Turfan kelime anlamıyla da özdeş yeniyi mecazen de ileriyi ifade etmektedir. Turfa ise çürük, tuhaf eski ve mecazi olarak geriyi temsil eder. Kitapdaki karakterlerin bazıları Turfanda bir zihniyette ve yaşam şekillerindeyken, bazı kişilerse Turfa yani eski, geri kafalı ve artık çürümüş işe yaramaz kişilikleri davranışlarda kişilerdir. Eser, aslında gazeteci ve siyaset adamı olan Mehmet Murad’ın roman yazarlığına soyunarak kaleme aldığı tek romandır. Yaşadığı dönemde çıkarmış olduğu Mizan adlı gazetesinden dolayı Mizancı Murad lakabını almış olan yazar, döneminde kaleme aldığı eleştirel yazılarında romancılarımızın “roman adı altında” toplumun ahlakına ve yaşam biçimine aykırı yaşayan kişiler ve olaylardan oluşan yazılar yazdığını, bu durumun doğru olmadığını savunur. Bunun böyle olması gerektiğini, başka türlüsünün okunmayacağını savunan karşıt yazarlar da “Çok biliyorsan o zaman sen yap” diye karşı cevap verirler. Buna karşılık Mizancı Murat “buyrun yaptım, oldu, alın, okuyun ders çıkarın” niteliğinde bu romanını yazar. Böylece güzel de bir cevap vermiş olur. Elbette teknik olarak bir çok eksikleri, hava da kalmışlıkları ve hızlıca geçiştirilmiş yerleri var kitapta. Ancak 1892 yılında okuyormuşum gibi hayal ettiğimde; (şimdi bile beni etkileyen bir kitap olduğunu düşünürsek,) çok severek okumuş olduğumu ve bir çok ders çıkarmış olduğumu gördüm. Dönemin diğer romancılarına da kapak niteliğinde bir kitap olmuş bence. Yazar, o yıllarda yaptığı eleştirilerde yazılan romanların insanların milli duygularını da harekete geçirmesi gerektiğini söyler ve kurgusunda buna da yer verir. Bu bağlamda romanını “milli roman” olarak sunar. Dönemin tüm yazarlarının ; söylemek istediklerini dolaylı yoldan söylemek, düşüncelerini empoze etmek ve halk yönlendirmek adına en büyük ve etkili aracın edebiyat olduğu söylemine kendisi de katılır Mizancı Murad, ancak diğer yazarların çoğunun bunu doğru kullanmadığını düşünür. Ona göre edebi ahlak anlayışı ile yazılacak eserler toplum ahlakına uygun, onu geliştirici ve örnek olacak kişilerden ve olaylardan oluşmalıdır. Yazer dönemin aydınları gibi , Osmanlı’nın yönünü Batıya çevirmesini doğru bulmuş ancak bunu bazı aydınlarında savunduğu gibi Batı’nın düşünce sistemini, bilgisini ve dünya görüşünü, toplumun örf, adet, din ve gelenek göreneklerini bozmadan sentezlenmesi şeklinde olmasını gerektiğini savunmuştur. Eğitime çokca önem veren Mizancı Murad aynı zaman da ülkeyi yöneten devlet adamlarından memurlara kadar kişi ve kişilerin de aynı ölçüde önemli olduğunu vurgular daima. İdarecilerin de birer örnek vatandaş, eğitimli, dürüst, çalışkan, hak ve adalet duyguları bakımından da üstün kişilerden kurulu olması gerektiğini savunur. “Rejim ancak bir yönetim şeklidir, onun iyi ya da kötü işlemesi yöneticilere bağlıdır.”der. Devlet ile millet, idare edilenlerle idare edenlerin arasındaki uçurumun, makamlarda haysiyetli, dürüst, yetenekli, adil, haysiyetli ve bilgili kişilerin bulunmasıyla kapanacağını söyler. Kız çocuklarının da okutulması ve okuması gerektiğine her fırsatta değinen yazar, özellikle de öğretmen yetiştirilmesi hususunda sürekli yazılar neşretmiştir. Tüm bunlardan yola çıkarak yaratmış olduğu Mansur karakteri batıda eğitim almış, idealist, yardımsever, ahlaklı, vatansever, akıllı, hizmet aşkıyla yanan, topluma düşkün, sadık, dürüst, adil, bilgili, çalışkan, ahlaklı ve inançlı, eğitime önem veren bir karakterdir. Yer yer kitaptan kopmalar yaşasam da genel anlamda sevdiğim bir kitap oldu. Dönemin Osmanlısı’nda ve İstanbul’un da yolculuk yapmak, zamanın insanlarıyla birlikte atlarla yolculuğa çıkmak, konaklarda bahçelerde karakterle gezintiler yapmak, diyalogların arasında naif sohbetlere tanık olmak keyif vericiydi. Türk edebiyatının “nereden nereye” serüveninde de hayli düşündürücü nitelikte bir okuma oldu. Yine Türk edebiyatının atalarından bir kitap okumanın da haklı gururuyla başbaşa bitirdiğim bir eser oldu. Ayrıca yarın 08 Mart 2021, dünya kadınlar günü olarak anacağımız bir gün. Böyle bir gün öncesi “kızlar okumalı okutulmalı” diye savunan idealist bir aydının kitabını okumuş olmak da ayrı bir mutluluk kaynağı oldu. Son olarak eseri alırken başka bir yayınevinden bulamadığım için Renkli Bahçe yayınevinden satın aldım ve bir kaybım olmayacağını düşündüm. Ancak sonradan öğrendim ki kitapla ilgili Mizancı Mehmet Murad’ın bir önsözü var ve bu elimdeki baskıda yer verilmemiş. Bir kitabın yaZarının önsözüne nasıl olurda kitapta yer verilmez anlayabilmiş değilim. İşbankası yayınlarından okumadığım için pişmanım. Keyifli okumalar dilerim
Turfanda mı Yoksa Turfa mı?
Turfanda mı Yoksa Turfa mı?Mizancı Mehmed Murad · Renkli Bahçe Yayınları · 01,702 okunma
·
163 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.