Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

215 syf.
·
Puan vermedi
·
5 günde okudu
Durkheim bu kitabı sosyolojiyi biyoloji ve psikolojiden ayrı bir bilim olarak kurma amacıyla ele almıştır. Kitap altı bölümden oluşmaktadır. Durkheim özellikle toplumsal olgunun ne olduğu meselesi üzerinde durarak bir sosyoloğun nasıl bir yöntem kullanması gerektiğini açıklama çabasına girişir. Durkheim’dan önceki sosyologların işin yöntemini kurmaktan daha çok felsefi bir yaklaşımda zihinsel bir çabanın durumları açıklama çabasıyla sosyolojinin varlığından söz edebiliyoruz. Durkheim sosyolojiyi felsefe ve psikolojiden ayırma çabasına girerek bu noktada filozofların ve psikologların üzerlerinde durmadığı konulara bir açıklık getirme çabasına girişmiştir. Sosyolojiyi açıklarken bütünü kendisini oluşturan parçaların bütününden fazla ve farklı olduğu yani aslında toplumu oluşturanın bireyler olduğunu kabul edip toplumun bundan daha fazlası olduğunu vurgular. Burada bireyle toplumu birbirinden ayırma isteğinin sosyolojiyi felsefe, psikoloji ve kimi zamanda tarihten ayırma istemiyle ortaya koyduğunu gözler önüne sermektedir. Durkheim’in geliştirmiş olduğu sosyolojik yöntemde bireylerin toplumsal düzleme etkisinden ziyade toplumun bireyler üzerindeki tesirini anlamaya yönelik bir çabadan söz edilebilir. Ki toplumdaki farklılaşmaların ortaya çıkması noktasında bile bireysel bir farklılıktan ziyade aslında toplumun bireyleri böyle bir farklılık gösterme eğilimine sürüklediği, ittiği ifade edilebilir. Durkheim bugün hala güncelliğini korumaktadır çünkü modern toplumları anlama çabası ve bu konudaki analizleri, özgün fikirleri sosyoloji camiasında halen ürününü korumasına sebep olan bir yapıya sahiptir. Sosyal bilimler söz konusu olunca kalıcı bir eser ortaya koymak güç bir durumken Durkheim’ın isminin ve eserlerinin aynı zamanda eserlerindeki konuların bugün bile güncelliğini koruyor olması gerçekten büyük bir çabanın ürünüdür. Üslubuna gelecek olursak çok zor algılanır bir dili yok fakat ele aldığı konular dolayısıyla özen ve dikkat gösterilerek okunması gereken bir eser. Aynı zamanda Durkheim’ın açıklamasını yaptığı konuları aslında birçok noktada kendini tekrara düşerek yenilediğini gözlemledim bu durum benim kendi algılayış ve istencime başta iyi ve yararlı olarak gelse de sonrasında can sıkmaya başladığını söyleyebilim. Ama onun haricinde kendisinin ele aldığı konuları örnekler dahilinde açıklığa kavuşturma çabası çok etkin olmuş diyebilirim aksi takdirde bahsettiği konuların okuyucunun zihninde soyut kalacağını ve sosyoloji haricinde başka bir bölümle alakalı olan bir insanın bunu kavramasının daha da güç olacağı düşüncesindeyim. Kitabında üzerinde durduğu olgular konusunun çok önemli olduğunu düşünüyorum ve Durkheim’dan kendinden öncekileri bu olguların iyi kavranmamış ve dikkatle üzerinde durulmamış olmasından dolayı eleştiriye tabi tutar ki bence de haklıdır. Çünkü herhangi bir konuştuğumuz şeyde onun ne olduğu, onu nasıl tanımladığımız ve konuştuğumuz kişiyle aynı bağlamda buluşuyor olmamız önem arz etmektedir, yoksa tavşan dağa küsmüş yani :d Bu yüzden Durkheim’in her şeyden önce aslında bu toplumsal olguların neler oldukları, hangi durumlarda nasıl ortaya çıkacakları ve toplumsal olguları nasıl nitelendirdiğimiz noktasını sosyolojik yöntemin kurallarının başında getirmesi durumu çok akla yatkındı. Ayrıca sosyolojiyi diğer bilimlerden ayrı bir bilim olması noktasında bunu kanıtlama girişimleri de aslında hem felsefe, hem psikoloji hem de tarihe de bu kitabı okurken farklı bir perspektiften yaklaşma imkanını bize sunmaktadır. Anlaşılması için çaba isteyen, teorik ve makul savlar öne süren bir kitaptı ama tabii ki her insanda olduğu gibi Durkheim’ın fikirlerinde de pürüzler olduğunu söylemem lazım. Benim nazarımda Durkheim kendi derdini (sosyolojiyi diğer bilimlerden ayrı bir bilim olarak ortaya koyma) kendi çapında ve gözle görülür kimi durumlar dahilinde az çok gerçekleştirmiştir. Ancak toplumun idamesi için ortak bir maşeri vicdana başvurma durumu ya da özellikle bu toplumun idame ettirilmesi için sanki sosyolojinin yönteminin kuralları ortaya konurken bunu bir zorlama yoluyla yapmış gibi hissettim. Neticede belli bir perspektiften ya da kalıptan ilerlemek yine bizi tam bir gerçeğe ulaştıramaz kanaatindeyim. Bu yüzden Durkheim’ın benim tabirimle yapmış olduğum zorlamaların* onun yöntem konusunu açıklarken sekteye uğratan durumlardan bir tanesi olduğunu düşünüyorum.
Sosyolojik Yöntemin Kuralları
Sosyolojik Yöntemin KurallarıEmile Durkheim · Bordo-Siyah · 2013565 okunma
·
156 görüntüleme
Hüseyin ÖZDEMİR okurunun profil resmi
Selamlar Hocam Durkheim'in ceza evrimi ile alakalı aşağıdaki gibi bir ifade okudum. "Cemiyet tipinin gerilik durumu, cezaların miktar ve şiddetini artırıcı etki yapar. İleri düzeydeki cemiyet tiplerine doğru gidildikçe, cezaların belirgin bir şekilde yumuşadığı görülür." İlgimi çekti bu konuda biraz okumak istedim. Hangi kitabında bu veya buna benzer konuyu işlemiştir araştırsam da bulamadım. Fikriniz var mı?
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.