Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

80 syf.
·
Puan vermedi
·
22 saatte okudu
Kitap, Anaşist Bankerimizin Anarşizm yolculuğunu sohbet eder bir havada anlatıyor. Banker karşıdaki kişiye anarşizm ile olan ilişkisini gelmiş geçmiş ne varsa sohbet arasında anlatıyor. Aslında sohbetin kendisi tamamen anarşizm demek daha doğru olur. Anarşist ruhlu olunca tabii lafını sakınmıyor kimseden. Burjuvalara karşı nefretini de sürekli her cümlesinde yineliyor bu sebeple. Önce anarşizmin devrim ile değil bir anda getirilebileceğinden bahsediyor. Sonra diğer yoldaşların aralarındaki ilişkilerden bahsediyor. Onları da beğenmiyor, çünkü anarşizmin en ideal biçimiyle yapılması gerektiğini savunuyor her dem. Devamında da yoldaşlarına derdini anlatamayınca bu işin tek başına yürütülmesinin daha doğru olduğuna karar veriyor ve tek kişilik dev kadro olarak başlıyor propagandalarımı nasıl yaparım, nasıl olur diye düşünmeye. Anarşizmi savunup zorbalık karşısında duranların bile kendi arasında birbirine üstünlük kurma çabasını, lider ben olacağım diye serzenişlerini görünce zaten yola tek devam etmek de kaçınılmaz oluyor Anarşist bankerimiz için. Tek başına verdiği bu mücadelede bir ara burjuvalardan birkaçını 'indirmeyi' düşünüyor kendi tabiriyle. Neyse ki sonra "Toplumsal kurgulardan kötü olan şey kendileridir, bütünleri ya da onların temsil ettikleridir, bireyler değil." sonucuna varıyor da bu söylediğini gerçekleştirmiyor. Buradan sonra aslolana odaklanıyor karakter, "Mücadele burjuva toplumunun üyeleri arasında değil, bu toplumun üzerinde temellendiği toplumsal kurgular arasında olmalıdır." diyerek. Sonlara doğru da kitabın başında "anarşist" ve "banker" nasıl oluyor şimdi, sorunuza yanıt veriyor. Her zaman bahsettiği toplumsal kurguları dize getirmek için zengin oluyor kahramanımız. Kendi 'özgürlüğünü' eline alıyor. Para ona hükmedemiyor böylece. Ama zengin olmak için de her yol mübah diyerek yol alıyor. Yani eleştirdiği burjuvalar gibi davranıyor esasen. Bu ne yaman çelişki? Derken onu da açıklıyor: "Zorbalık, toplumsal kurguların işidir, onları temsil eden insanların değil. Onlar yalnızca deyim yerindeyse kurguların bize zorbalık uygulamak için kullandığı araçlardır. Tıpkı bıçağın katilin kullanacağı bir araç olması gibi. Ve siz elbette bıçakları ortadan kaldırarak katilleri yok edebileceğinize inanmıyorsunuz... Bakın, tüm dünyadaki sermaye sahibi büyük para babalarını değil sermayenin kendisini yok etseniz, hiç para babası kalır mı? " Haa. Diyorsunuz okurken. Ve aydınlanıyor sayfalar. Burada da bitmiyor. Benim de zihnimdeki soruyu karşıdaki karakter soruyor: Anaşist sadece kendi için mi özgürlük ister? Bu yeterli mi? Herkes kendisinin anarşisti mi olmalı o zaman sayın banker? Toplumsal tarafı nerede  bu işin? Ve banker kaçınılmaz cevabı verir: Herkes kendini özgürleştirmeli der, ben kendim için bunu yaparak sorumluluğumu yerine getirdim. Ayrıca yoldaşlarıma da doğru yolu gösterdim, onlar bunu istemedi. Onları zorlayamazdım, bu özgürlüklerine müdahale olurdu. Der özetle. Son olarak şunu da eklemeliyim: Karakterin özgürlüğe karşı verdiği bu mücadele ve bunu en derinlerinde hissediyor hatta uyguluyor da oluşu gerçekten ne kadar güçlü bir karakter yaratılmış olduğunu da ortaya koyuyor. Hikayenin sonunda geçen şu cümle bunu daha da derinden hissettiriyor: "Eğer bir insan köle olmak için doğmuşsa, onun karakterine aykırı olan özgürlük, onun için bir zorbalık olacaktır."
Anarşist Banker
Anarşist BankerFernando Pessoa · Can Yayınları · 20061,476 okunma
·
48 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.