✍DİPÇE : Perec'in tüm eserlerini, - annesi toplama kampında, babası ise savaşta kaybolan yazar - bilgisiyle okumaya başladığımız bir hakikat. Bu eser de yine bu gerçek ışığında kendini okutturuyor fakat farklı bir üslupla.Calvino gibi Perec'in de Olilupo atölyesinde deneysel romanlar yazdığını, dille oynadığını biliyoruz. Bu kitap tamamen dilin labirentlerinde dolaştığı gibi, klasik edebiyata yönelmiş bir mizahla da karşılıyor okurunu. Eğlenceli bir anlatımla bir saatte okunan kitabı kapattığınızda okurkenki gülümseme yok oluyor yüzünüzden. Çünkü konu savaş. Cezayir ayaklanmasına katılmak istemeyen bir askerin, kendisini muaf tutturma çabasına eşlik ediyoruz. Çünkü savaş lanet , barış ise fıstık gibi bir şey diyor adının kırk şekle girdiği Kara'lı asker.Karamanlis, Karakol, Karafoş veya her neyse...Savaşta yitip gidecek olanın önemsizliği gülümseterek vurgulanan bu detayda Karabilmem ne olan askerin tek isteği lepiska saçlı sevdiceğinin kollarında olmaktır. Savaşa katılmamak için yeter de artar bir sebep olmalı ki yardım istediği kişi de çavuşu Henri Pollak'tır. Kitap baştan sona şekerli şiirli bir üslupla muazzam dokundurmalara sahip, birçok gönderme ve telmihlerle dolu , savaşa gidenlerin yanlarındaki eşyalar içinde Cezayir asıllı Camus'un kitabının da yer alması gibi ve ayrıca Perec'in de bu savaşa katılma mecburiyeti de farklı bir bakış sunuyor okura. Tüm kitaplarımın toplamında otobiyografimi bulabilirsiniz diyen Perec bunca şirin söylemli kitaba kıymık saklamayı ihmal etmemiş elbette. Ve tabii ki Perec kitaplarının vazgeçilmez ismi Cemal Yardımcı'ya hayranlık duymamak imkansızlığını da belirterek bu kitabı Perecseverlere kesinlikle; başlamak isteyenlere de ilk okuma olarak önerebilirim.

Bahçedeki Gidonları Kromajlı Pırpır da Neyin Nesi?Georges Perec · Metis Yayınları · 2010319 okunma

·

231 görüntüleme

Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.