Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

216 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
·
5 günde okudu
Anton Pavloviç Çehov, dünya tarihinin en usta, en büyük oyun ve kısa öykü yazarı. Bu kitap da on adet öyküsü yer almakta. Aynı zamanda doktor olan Çehov hikayelerinde sıkça hasta ve doktor konusunu işler.. Çehov öykülerinde yaşadığı toplumun aksak ve eksik yönlerini, sorunlarını, yaşanan toplumsal olaylarını konu alır. Olumsuzlukları, bir doktorun hastasının hastalığını teşhis eterken gösterdiği hassassiyetle inceler. Bu öykülerden birkaçını daha evvel Cehovun “Toplu Eserler” isimli eserinde okumuştum. Kitapda ilgimi çeken ve okumayı çok istediğim” Altıncı Koğuş isimli” öyküye gelince. Doğrusu bu hikayenin beni bu denli derinden etkileyeceğini, tahmin etmemiştim. Her an kendimi böyle bir koğuşta yaşamak zorunda kalan biri gibi hissettim. Ürkütücüydü. Hikayedeki olay oldukça bakımsız bir hastane koğuşunda geçer. Burayı hastane de bir oda olarak tanımlamak da zor. Hapishane koğuşundan ayırmak da zor. Koğuşta beş tane hasta güya tedavi görmektedir.Hastaların koğuştan dışarı çıkması ise yasak. Sadece bir hastanın dışarı çıkma hakkı var. Ancak belli saatlerde bahçeye hava almak için çıkartılırlar. Koğuşta ki hastalarla Doktor Andrey Yefimoviç ilgilenir. Aynı zamanda Doktor Andrey hastanede yetkilidir. Doktor Andrey in düşüncesine göre hastaların dışarıdaki hayatları da buradakinden zaten iyi değildir. Mutlu ve özgür olmasalar bile, yatacak yerleri , yiyecek yemekleri vardır. Yaşanılan yerin, çekilen acıların, insan hayatında ne önemi olabilir. Her şey insanın düşüncesinde, kendisinde biter. Hem nasıl olsa bir gün ölecek değil miyiz? Mutlu yaşamışız acı çekmişiz, iyi beslenememişiz ne önemi olabilir ki? Doktor Andrey bu düşüncelerini, aynı zamanda hastane koğuşunda bulunan hastalardan İvan Dmitriyeviç ile sık sık tartışır. Bu hasta kendisinin takip edildiği fikrini takıntı haline getirdiği için buradadır. Babasının sağlığında Üniversitede eğitim almış kibar bir aileden gelen tek hastadır. Dışarıdan tanıyan kişiler, ona ayaklı kütüphane ismini takmışlardır. Doktor Andrey de onunla konuşmaktan, onun düşüncelerini öğrenmekten, büyük haz alır. O yüzden sık sık onunla sohbet eder. Koğuşta bulunan diğer hastalara gelince, bir hastamız kendi halinde hep üzüntülüdür. Suya sabuna dokunmaz. Önüne yemek gelirse yer. Oldukça sessiz biridir. Bir diğer hastamız, oldukça hareketli ve neşelidir. Sık sık güler, çocuksu bir neşesi vardır. Adı Moiseka dır. Bu zavallı Yahudi yirmi yıl önce aklını yitirmiştir. Sadece bu hastanın dışarı çıkıp gezme hakkı vardır. Sokakta gezerken, insanlar ona para verir. Koğuşa geldiğinde, koğuşun bekçisi Nikita zorla elinden alır paralarını. Moiseka koğuş arkadaşlarına yardım etmeye bayılır. Doktor Andrey ile tartışmalarında İvan Dmitriyeviç hastane ve hapishaneler olduğu müddetçe içinde mutlaka birileri olacaktır. Bu ha sen olmuşsun, ha ben, ha başka biri, bunun hiç bir önemi yoktur. Fakat buraların er geç yıkılacağını ve güzel günlerin bir gün mutlaka geleceğini söyler. Tımarhanelerin insanları tedavi etmediğini, hapishanelerin de insanları ehlileştirmediği düşüncesindedir. İvan Dmitriyeviç bu düşüncesi bana Victor Hugo ‘un “Bir İdam Mahkumunun Son Günü” isimli eserinde geçen şu sözleri hatırlattı. Gelecekte, “ suç bir hastalık olarak görülecek ve bu hastalığın tedavisi için hakimlerin yerini doktorlar alacak. Demir ve ateşin yerine merhem ve yağlar kullanacağız. Öfkeyle muamele edilen zayıflıklar artık sevgi ile tedavi edilecek . Zincirler, dayaklar ve dayatmalar çözüm değildir. Hastamız i İvan Dmitriyeviç le sık sık tartışan Doktor Andrey ne zaman ki Altıncı Koğuşta kendiside hasta olarak yer alır, işte o zaman savunduğu düşüncelerin havada kaldığını görür. Dışarıdan maval okumanın ne kadar kolay olduğunu aynı şartlarda yaşamak zorunda kalınca anlamıştır. Anlar ki bu şartlarda bir insanın yaşaması insani değildir. Ve burada yaşayan hiçbir hasta bu şartlarda kendini iyi hissetmez ve iyileşemez. Çehov bu olayı öyle bir kaleme almış ki, insanın aklında hiçbir açık nokta bırakmıyor. Çehovun hikayelerinde, oyunlarında yaşanan sorunların, olumsuzlukların çözüm yolunu sunmadığını biliyoruz. Çehov olayları olduğu gibi tüm cıplaklığı ile gözler önüne seriyor. Güçlü anlatımı sayesinde okuyucu neler yapılması gerektiğini ve çözüm yollarını görebiliyor. Çehovsuz bir edebiyat çok eksik, Çehovsuz hikayeler öksüz kalırdı. İyi ki doğdun, İyi ki yaşadın ve iyi ki yazdın.
Sıra Dışı Bir Adam ve Diğer Öyküleri
Sıra Dışı Bir Adam ve Diğer ÖyküleriAnton Çehov · Can Yayınları · 20191,027 okunma
·
84 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.