EĞİ(L)İM SİSTEMİMİZDerginin 38. sayfasında Müjdat Ataman'ın "Renkleri Soldurduğumuz Çocuklar" isimli yazısı için bu incelemeyi yazıyorum.
Bu yazının konusu eğitim sistemi...
Ataman, konuya girerken verdiği şu örnekle, zaten meseleyi özetlemiş:
Fransa'da yapılan bir lise bitirme sınavında;
-Ahlak en iyi siyaset midir?
-Emek, insanları ayrıştırır mı?
Soruları sorulmuştur. Türkiye'de 2019 üniversite giriş sınavında ise;
-Birinci Göktürk Devleti döneminde Budizm'i kabul ederek, bu dinin halk arasında yayılmasını sağlamaya çalıştığı için tepki çeken hükümdar aşağıdakilerden hangisidir?
a) Bumin Kağa
b) İstemi Yabgu
c) Tapo Kağan
d) Mukan Kağan
e) İşbara Kağan
Ezbere dayalı bir eğitim sisteminde cebelleşmeye çalışan genç öğrencilerimiz, sınavlarını ezber yaparak geçmeye çalışırken; kendilerini geliştirme, yorumlama, keşfetme, araştırma gibi yetenekleri her geçen gün körelmektedir. Kendilerini geliştirme amaçlı değilde sınavları geçmek için çalışan öğrencileri ileride güzelde bir gelecek bekliyor olsa yine gıkım çıkmayacak ama...
Bu genç öğrenciler ileride büyüdükleri zaman şöyle dönüpte arkalarına baktıklarında, 16 yıllık (ilkokul+ortaokul+lise+üniversite) eğitim hayatlarında öğrendikleri, temel şeyler haricinde (matematik, Türkçemiz, dilimiz, biraz tarihimiz vs.) koca bir hiçtir.
Sonrada bilmem kaç milyon üniversite mezunu ya işsiz ya da okuduğu bölümle alakasız bir işte çalışıyor. Bu eğitim sistemiyle gidildiğinde sonucun böyle olması kaçınılmaz. Hatta müstahak.
Yukarıdaki sınav soruları gerçekten eğitim sistemimizin net özeti. Dolayısıyla konuyu uzatmak istemiyorum. Sadece bu yazı için bile bu sayıyı almanızı tavsiye ederim.
Teşekkür Kafkaokur, teşekkürler Müjdat Ataman, TEŞEKKÜRLER MİLLİ EĞİTİM.