Gönderi

46 syf.
·
Puan vermedi
·
3 günde okudu
Bu haftasonuna yakışmaz bu kitap diye düşünüyordum ama bu haftasonu okudum yine de. Hava çok güzelken dışarı çıkarak bir şeyler yapmak zorunda hissettiğim için elime alamam diye düşünmüştüm çünkü ilkbahara borcum varmış gibi hissediyorum. Baharı yaşamak, yaşadığımızı kendimize kanıtlamakla bağdaşır gibi. Bu tarz vesveselerimle kendime sinir olmuşken açtım kitabı şöyle bir cümle: “Evet, ilkbaharların ihtiyacı vardı sana.” Beni bahara değil baharı bana muhtaç kılan bir cümle. Müthiş keyiflendim ve devamı geldi. Sevenlerinin canım Rilke demeksizin hitap edemediği Rilke’ye merhaba dedik. Ne zaman sağda solda birkaç cümlesini duysam hafızama mıhlanırdı cümleleri. Çeviriyi yermek gerekiyorsa yerelim. Evet çeviri kötü. Aynen çeviri şiir işi zor. İlla bahsetmek gerekirse yanda Almancası var. Sen zaten şimdi ikna olmaz ve beğenmezsin kardeşim al kendin oku madem der gibi. Orijinal diliyle çevirisini yan yana görmeyi çok seviyorum ben. Orijinali farklı alfabede bile yazılı olsa ve okuyamayacak dahi olsam; aşılamayacak bir acizliği tarif ediyor gibi geliyor. Sen anla diye yazılan şiirler vardır, sen ister anla ister anlama kardeşim şairden taşmak zorunda olan şiirler vardır. Ve böyle şiirler karşısında tek yapabileceğiniz sizin de o şiiri almanız ve sizden neyin taşmasını tetikleyeceğini öğrenmenizdir. Yani bence. Taşmak için doluluğun şart olduğu meselesi var bir de tabi. Rilke ölümle bu kadar içli dışlı olmakta çok haklı. Ölümü ben de gün içinde defalarca kez düşünüyorum, özellikle son bir yıldır. Etrafa bakarken hissedip hissedip cümlesini kuramadığım bir duyguyu yansıtan şu dizeye rastladım: “Ama burada olmak mühim ve görünüşte bize ihtiyacı var buradaki her şeyin, tuhaf bir biçimde bizimle ilişkili bu faniliğin. Biz ki hepsinden daha faniyiz.” Bu dize bana başka nereden tanıdık geliyor diye düşündüm, buldum. Koza filminin bende canlandırdığı tam olarak buydu. Yazılır bir sürü şey de bir de şu dünya tarifi hoşuma gitmiştir: “Dünya vardır hep, hiçbir-yerdelik ve hiçbir-zamandalık asla değil; o yer ki saf, gözetimsiz, solunan ve sonsuzca bilinen ve arzulanmayandır.” Son ağıtı okumadım. Başladım aslında okumaya ama sonra bıraktım niye bilmiyorum (ama birkaç tahminim var) hiç de sevmem bir kitapta okunmadık yer bırakmayı. Saklayasım geldi. Ne zamana ya da ne için bilmiyorum (tahminim de yok).
Duino Ağıtları
Duino AğıtlarıRainer Maria Rilke · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 20172,498 okunma
·
26 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.