Daha sonra şahısları sorgularken bu olayı da onlara sordum..
"Neden önünüzde makineli tüfek dururken alıp kaçmadınız. En
azından bir ikimizi öldürüp kaçabilirdiniz. Bu işlere bulaşmış
insanlarsınız, niye yapmadınız?" dedim. Erkek olan bana şöyle dedi:
"Ben enayi miyim? Sen o silahı oraya bilerek bıraktın. Arabadan en
son sen inmiştin, inerken silahı boşalttın. Biz silahı elimize alsaydık,
kendinizi koruma bahanesiyle bizi vurup öldürecektiniz. Bizi
öldürmek için bir senaryo kurdunuz. Numaranızı yutmadık, o
yüzden silahı almadık." Yani bizim arkadaşların saflığı, onlar
tarafından çok büyük şeytani bir plan zannedilmişti. Halbuki
gerçekten safça ve tedbirsizlikle silahı oraya bırakmıştık ve alıp
kullansalardı bugün bu kitap yapılamayabilir, telafisi mümkün
olmayan olaylar çıkabilirdi, îşte bizim bu kadar saf ve tedbirsiz
oluşumuz, karşı tarafça olağanüstü bir tedbir ve olağanüstü bir
tuzak olarak algılanmış ve öyle görülmüştü.