Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

232 syf.
7/10 puan verdi
·
Beğendi
KAYI 1-6
Osmanlı Devleti’nin tarih sahnesinden çekilmesi ve modern Türkiye Cumhuriyeti’nin kurulmasıyla birlikte, bu genç devleti kuran kadrolar eskiye redd-i miras çekmişti. Artık devlet kadrosu yüzünü Batı dünyasına dönmüş, halka da resmi ideoloji olarak “muasır medeniyetler seviyesi” hedef gösterilmişti. İlk yıllarda, geçmişe dönük ne varsa kötülenmiş, özellikle Osmanlı Devleti üzerinden İslâm’a ve tarihe suçlu muamelesi yapılmaya başlanmıştı. Bir yandan genç Türkiye Devleti’nin temelleri Batılı hayat tarzını oluşturan değerlerle oluşturulmaya çalışılıyor diğer yandan da tarih; ilmi-ideolojik sebeplerle terbiye edilmek isteniyordu. “Yeni bir devlet, yeni bir sistem” düşüncesiyle yola çıkan cumhuriyet kadrosu, bu süreçte hükmettiği halkın zihin kodlarını da kendi istediği şekilde değişime tâbi tutmak için ilk iş olarak ‘tarih’ ilminden işe başlamıştı. Genç nesillere kurulan yeni devletin eskisinden neden daha iyi olduğunu, Batılı bir dünya anlayışının neden önceki anlayışlardan daha makul olduğunu anlatmak gerekiyordu. İşte bu nedenle ilmi bir tarih anlayışı yerine resmi bir tarih ideolojisi tercih edilmişti. Bugüne kadar yazılan tarih kitaplarına baktığımız zaman Osmanlı Devleti ve sahip olduğu sistem hakkında batılı oryantalist kafaların ürettiğinden daha fazla gerçek dışı bilgiler kurgulanarak tarihi gerçekler adı altında piyasaya sürüldü. Bu fikirlerin aksini dile getirecek metinler ise ya yazılamıyor ya da yazan birileri çıktığında eskiye sevgi ve özlem, geçmişi kutsama suçlamasıyla ağır eleştirilere muhatap oluyordu. Hâkim ideoloji gücünü her alanda olduğu gibi tarih yazıcılığında da düşünen, üreten münevver kesim üzerinde bir kılıç, bir kırbaç gibi kullanıyordu. Ancak Türkiye’nin son otuz yıldır içine girdiği değişim süreci resmi tarih anlayışının bilerek çarpıttığı, deforme ettiği bilgi ve belge yanlışlarının daha rahat ortaya çıkmasına sebep oldu. Artık tarih ilmiyle uğraşan münevverler gerçekleri daha rahat yazmaya, hadiselerin görünmeyen yüzlerinde aslında neler olduğunu söylemeye başladılar. Tabuların yıkıldığı Türkiye’de tarih yazıcılığı popüler kültüre kurban edilse de gerçeği yazan, yazmaya devam eden âlimler mücadelelerini bırakmıyorlar. İşte Ahmet Şimşirgil de bu münevverlerden bir tanesi. Şimşirgil, Osmanlı Tarihini, üstü kaplanmış sis bulutunu dağıtarak ve bilimsel metot sıkıcılığından kurtararak merak eden okuyucuya sunuyor. “Kayı – Osmanlı Tarihi” kitaplarıyla gerçek Osmanlıyı bizlere sunan yazar, bilinmeyen gerçeklere de işaret ediyor. Son olarak altıncı cildi yayınlanan “Kayı – Osmanlı Tarihi” yayınlandığı günden beri meraklı tarih okuyucularının ilgi odağı oldu. Serinin birinci kitabı “Ertuğrul’un Ocağı” olarak adlandırılmış. Bu ciltte Osmanlı’nın İslâm’a dayanan adaleti ve hoşgörüsü ile dünyaya nizam veren bir devlet hâline gelme süreci anlatılıyor. Akademik bilginin okuyucuyu yoran sıkıcı havasını dışlayan yazar kitabın daha rahat okunmasını sağlamış. Serinin ikinci cildi “Cihan Devleti”nde ise Osmanlı artık yerleşik düzenini oturtmasıyla kâmil bir devlet hâline gelmiştir. Sultan Mehmed Han’ın deha ve fetih aşkı Osmanlı Devleti’ni tarihin en büyük devletlerinden biri hâline getirmiştir. Üçüncü ciltte, artık cihan devleti haline gelen Osmanlı’yı, babası II. Bayezid’den devralan Yavuz Sultan Selim’in dönemindeki iç ve dış mücadeleleri anlatılmaktadır. Bölüme Sultan Selim’in Peygamber (s.a.v) aşkını anlatan “Harameyn Hizmetinde” ismi verilmiş. “Ufukların Padişahı: Kanunî” isimli dördüncü cildine bir Kanunî Sultan Süleyman kitabı diyebiliriz. Devlet-i Âliyye’yi en büyük sınırlarına ulaştıran Sultan Süleyman bu ciltte her yönü ile ele alınıp okuyucuya anlatılmış. Serinin beşinci kitabı “Kudret ve Azamet Yılları” başlığını taşıyor. 17. yüzyılın başına yani I. Ahmed’e kadar gelen kitap; II. Selim, III. Murad ve III. Mehmed devirlerini anlatmaktadır. Klasik tarih okumalarında Kanunî’den sonra Osmanlı Devleti’nin çöküş yıllarının başladığını öğrenen bir nesil için işin aslında hiç de böyle olmadığını okumak şaşırtıcı olacak. Aslında çöküşün değil kudretin ve azametin zirveye çıktığı, Osmanlı’nın en geniş sınırlarına Kanunî’den sonraki bu devirde ulaştığını öğreneceğiz. Altıncı kitap “İmparatorluğun Zirvesi ve Dönüş” ismini taşıyor. Eserde I. Mustafa, II. Osman, IV. Murad, İbrahim Han ve IV. Mehmed detaylı olarak işleniyor. Genç Osman ve IV. Murad dönemi, Osmanlı Devleti’nin bize belki de en karmaşık olarak aktarılan devirleriyken yazar kendi üslubu içinde bu karmaşık dönemi gayet akıcı ve başarılı bir şekilde okuyucuya vermeyi başarmış. Sonuç olarak serinin altıncı kitabı da diğer kitaplar gibi gayet başarılı olmuş. Kaynaklara inen, bilgi ve belgeler üzerinden doğru bir okuma yapan Ahmet Şimşirgil, yerli ve yabancı kaynaklardan da gerektiği kadar istifade etmiş, popüler bir tarihçilik yapmamış, orijinal bir çalışma meydana getirmiş. Bu yüzden de hem kendisi hem de Timaş Yayınevi takdire şayan bir eser ortaya çıkarmış. Tarihi, popüler kültür üzerinden değil de, gerçeklerle örülmüş ve akademik sıkıcılığı üzerinden atmış bir kitaptan okumak isteyenlere Prof. Dr. Ahmet Şimşirgil’in bu eserini özellikle tavsiye ediyoruz.
Kayı 1: Ertuğrul'un Ocağı
Kayı 1: Ertuğrul'un OcağıAhmet Şimşirgil · Timaş Yayınları · 20132,781 okunma
··
129 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.