Çocuk Fikrinin Kadın Üzerindeki Psikolojisine Dair: Doğmamış Çocuğa Mektup
1929 Floransa doğumlu feminist yazar 
Oriana Fallaci, birçok farklı meslekte hayatının büyük çoğunluğunda aktif bir kariyere sahip oldu. Henüz 17 yaşındayken gazetecilik mesleğiyle tanışan Fallaci, bu alanda tüm dünyada ses getiren önemli röportajlara imza attı.
2.Dünya Savaşı sırasında yaptığı çalışmalarla ödüllendirilen ve faşizm karşısında dik bir duruş sergileyen aktivist gazeteci ve yazar Fallaci'nin Müslüman karşıtı yazıları ve kitapları da tüm dünyada yüksek satış rakamlarına ulaşmış ve yazar, büyük tartışmaların odağında yer almıştır.
Edebiyatta da önemli eserlere imza atan Fallaci'nin en çok satan eserlerinden biri olan "Doğmamış Çocuğa Mektup" birçok ülkede olduğu gibi Türkiye'de de özellikle kadınlar tarafından ilgiyle okunmaya devam ediyor. İlk kez 1975 yılında yayımlanan kitap 1983'te Bayraktar Yayınevi etiketiyle çıkmıştı. 1997'den itibarense Can yayınları'dan Pınar Kür çevirisiyle okumaya devam ediyoruz.
Adından da anlaşılacağı üzere, bir kadının henüz doğmamış çocuğuyla konuşmalarını içeriyor kitap. Kadının endişelerini, korkularını, yalnızlığını çok başarılı bi şekilde anlatmış Fallaci. O çaresizliği hissediyoruz satır aralarında.
Dünyaya yeni birini getirecek olmanın ağırlığını ve sorumlululuğunu, kadın bedeninin sömürülmesi gibi konularla bağdaştırarak anlatıyor Oriana Fallaci ve söylediği her konuyu mantıklı temellere dayandırarak başarılı bir kurguya imza atıyor.
Kadınların erkeklere oranla toplum nezdinde daha hor görülen bireyler olduğunu ve ilişkiler söz konusu olduğunda da yine erkeklere göre ikinci planda kaldıklarını usul usul işliyor. Sert bir dille olmasa da iğneleyici bir üslupla yapıyor eleştirilerini. Bunlara ek olarak çocuğa anlattığı masallarla da kitap daha da güzelleşiyor.
Bir kadın hamile olduğunda neler hisseder? İçinde canlı bir varlık taşıdığını ilk duyumsadığındaki düşünceleri nelerdir? Çocuğun babası tam olarak hangi konumda yer alıyordur? Çocuk dünyaya gelmek zorunda mıdır yoksa aldırmak da bir seçenek midir? Tüm bu duygu durumları ve ruh hali değişimlerini son derece gerçekçi bir dille aktarıyor Fallaci.
Dünyaya yeni bir canlı getirme fikrinin şaşırtıcılığı bir yana, o yükü kaldırabilecek güçte olup olmadığını sorgulayan bir ana karaktere, sorunlu bir ilişkiye ve sancılı bir doğum sürecine dair bir öykü niteliği de taşıyor aynı zamanda kitap. Böyle bir psikolojiyle kadının geleceğinin nasıl şekilleneceği de kitaba merak unsuru katan etmenlerden biri. Sonuç olarak bir kadının zihninde çocuk fikrinin nasıl yankılandığını ve getirdiği ağır psikoloji ile baş etme yöntemine dair sarsıcı kısımlara sahip etkileyici bir kitap.
Kadınların daha fazla etkileneceğini düşündüğüm kitaplardan biri olsa da, erkeklerin de okuyarak kadınlarla daha fazla empati kurmaları gerektiğini düşündüğüm oldukça başarılı bir mektup/roman "Doğmamış Çocuğa Mektup".
"Kadınları anlayabilme sanatı" gibi bir liste yapılacak olsa en başa eklenmesi gereken kitaplardan biri olacağını söyleyebilirim.
Okumayı düşünenlere şimdiden keyifli okumalar diliyorum.
··
213 görüntüleme
Bu yorum görüntülenemiyor
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.