Yanlış mealler, yanlış düşüncelere sebebiyet verir.Bu diyanet İşleri Bakanı bu ülkede ne işe yarıyor merak ediyorum. İnsanları İslam'a bağlamak yerine, İslam'dan soğutup, İslam'ı "iğrenç bir dinmişçesine" göstermekten başka ne gibi bir amacı var acaba?
~
Size şu sıralar sosyal medyada çok sık karşılaştığım bir durumdan bahsedeceğim. İnternet ortamında dolaşırken sürekli z kuşağı kesimine rastlıyorum. Bende bir z kuşağıyım ve bunu asla yargılamak amacıyla söylemiyorum. Ama gözlemlerime ve kendi iç konuşmalarıma dayanarak z kuşağının araştırmadan yoksun, tamamen başkalarının söyledikleriyle, sosyal medya ortamında gördükleriyle kendi düşünce yapılarını oluşturduklarını farkettim. Başkalarından duyduklarının doğruluğunu hiç önemsemeden kendilerinden emin bir şekilde o -başkalarından duydukları- düşünceleri ölümüne savunuyorlar. Bunu bir tek ben düşünüyorum sanırım? Çünkü, yine sosyal medya gözlemlerime dayanarak, herkesin "z kuşağı gümbür gümbür geliyor, z kuşağı çok akıllı, z kuşağı dünyayı düzene sokacak" laflarını duyuyorum. Bir z kuşağı olarak böyle olmadığını düşünüyorum. Aksine, z kuşağı akılcı değil, kolay yolcu. Kolay yoldan, doğru ya da yanlış olsun farketmeksizin, bilgi ediyorlar. Bu akılcılık değil.
Gelelim asıl söylemek istediklerime. Kimsenin dini görüşü beni alakadar etmez. Benim dinim bana, senin dinin sana. Fakat bazı 'gayrimüslim' Gen Z kesiminin "İslam iğrenç bir din, kadınları hor görüyor." lafları artık beni düşündürmeye başlamıştı. "Müslümanlara bakarak İslam'ı eleştirmeyin. Müslümanlar kusurlu, İslam değil." dediğimde sürekli "Nisa 34. Ayeti" öne sürdüler. "Her söylenene inanmayın" dediğimde, "diyanet işleri sitesinde" yazılı olduğunu söylediler. Ne vardı bu ayette, diyerek başladım araştırmaya. İki tane meale baktım; Diyanet'in ve Erhan Aktaş'ın meallerine. Şimdi ilk olarak diyanetin yazdığı Nisa suresi 34. Ayete bakalım.
^
Erkekler, kadınların koruyup kollayıcılarıdırlar. Çünkü Allah, insanların kimini kiminden üstün kılmıştır. Bir de erkekler kendi mallarından harcamakta (ve ailenin geçimini sağlamakta)dırlar. İyi kadınlar, itaatkârdırlar. Allah’ın (kendilerini) koruması sayesinde onlar da “gayb”ı14 korurlar. (Evlilik yükümlülüklerini reddederek) başkaldırdıklarını gördüğünüz kadınlara öğüt verin, onları yataklarında yalnız bırakın. (Bunlar fayda vermez de mecbur kalırsanız) onları (hafifçe) dövün. (darabe)
^
DÖVÜN derken? Savaşta bile kadınlara el kaldırmayı yasaklayan bir peygamberin dini bunu nasıl hoş görebilir? Bu çok çelişki yaratan bir durum. Bu dövün kelimesinin aslını araştırmadan İslam'ı kötüleyen insanlar için daha da kötü. Onlara pek laf edemem. Çünkü insanların düşünceleri beni ırgalamaz. Burada asıl suçlu DİYANET İŞLERİ BAKANI!
İnsanlara İslam'ı çok kötü bir şekilde anlatıyor. Doğal olarak insanlarda İslam'ı "içler acısı" bir din olarak görüyor. Ben bu çelişkili durumu araştırdım ve aslını iyice öğrendim.
^
Her şey Arapça'da ki "DARABE" kelimesinin Türkçe'ye çevrilirken bir sürü anlama gelmesiyle oluyor maalesef. Bu darabe kelimesi Kuran'da bir sürü yerde, farklı anlamlarıyla kullanılıyor. Dövmek, ayrılmak, örtünmek gibi bir sürü anlamı var. Nisa suresi 34. Ayette ise "ayrılmak, bir yerden başka bir yere gitmek" anlamında kullanılıyor. Fakat bazı zihniyetsiz kişiler bu ayeti kadınları küçük görmek ve aşağılamak için "dövün" anlamında kullanıyor.
^
Bu zihniyetsiz kişilerden olmayan, gerçekten mükemmel bir şekilde Kuran'ı Türkçe'ye çeviren ERHAN AKTAŞ'ın mealindeki Nisa suresi 34. Ayete bakalım.
^
Bir kısmınızın, bir kısmınızdan yaratılışı itibariyle farklı özelliklere sahip kılınması ve kendi mallarından harcadıkları için erkekler, kadınların işlerini görürler. İyi ahlaklı kadınlar, bağlılık gösteren ve Allah’ın korumasını istediğini, kocalarının bulunmadığı zamanlarda da koruyanlardır. Nuşuzundan endişe ettiğiniz kadınlara önce öğüt verin, sonra yalnız bırakın ve daha sonra bir süreliğine ayrılın. (darabe) Eğer size uyarlarsa onların aleyhine bir yol aramayın. Kuşkusuz Allah, Çok Yüce’dir ve
Çok Büyük’tür.
~
Diyanet'in yazdıklarıyla uzaktan yakından alakası yok değil mi? İslam'ı ne kadar "güzel ve kusursuz" bir din olarak yazmış. İşte sorun burada; yanlış mealler, yanlış düşüncelere sebebiyet verir.
