Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

264 syf.
9/10 puan verdi
·
Beğendi
·
4 günde okudu
Bir tiyatro yazarı, senaristin iş ve özel hayatından bir kesit anlatılmakta. Senaryo yazarının filmi oluşturma sürecinde, Yönetmen-yapımcı arasında sıkışmışlığı, senaristin bu yolda kendi tarzını oturtamayışı sonuç olarak yapımcının baskılarına boyun eğişi... Üstüne üstlük kitabın ağırlık kazandığı konu olan evliliğindeki krizler, senaryo yazarımızın mental olarak boğmaktadır. Kitabın ilerleyen sayfalarında başkahramanımızın özel hayatı, güncel haliyle filmi yapılmak istenen İlyada ve Odyssia hikayesiyle eşlenik kurulmasıyla da anlıyoruz ki günümüzde de aynı problemlerin değişik versiyonları yaşanıyor demekten alamadım kendimi. Aslında kitapta beni vuran noktalardan birisi de yönetmen(Alman) ile senaryo yazarının(İtalyan), Odyssia Penelope evliliğini psikanaliz yönünden tartışmaları oldu. Yönetmen Alman kültürüyle yoğrulmuş, Freud’un ağırlığında yetişmiş herşeyi mantık yönünden ele alan karamsar, içedönük bir karakter. Bizim senaryo yazarımız ise İtalyan kültüründen gelme, aynen bizde olduğu gibi Akdeniz ülkesine özgü dışadönük duygusal savrulmalar yaşayan karakter. Aforizmik tartışmanın vurucu noktası; Odyssia’ nın zamanının ilerisinde düşünür,sofist, mantıklı, zeki, kuşkucu bilim insanı olarak tanımlanır. Bu da Odyssia’yı uygar insan yapar. Karısı Penelope ise ; inançlı Yunan kültür geleneklerine bağlı, hayatı sorgulamayan önyargılı, iyi bir anne, eştir. Penelope geleneksel bir kadındır. Aynen başkahramanımızda olduğu gibi(senaristimiz) kendisi eğitimli iyi bir tiyatro yazarı, tiyatro kökenli karakter; kriz yaşadığı ve onu küçümseyen eşi ise ilkokul mezunu daktilocu bir sekreter, şimdinin ev hanımı olan karakter. Evliliği temelinde aynı yöne bakamayan iki insanın çatışma yaşaması son derece makuldür. Başkahramanımız hayatıyla, senaryosunu yazdığı İlyada ve Odyssie hikayesindeki benzerliği kabul etmek istemez. Yönetmenin uygar-geleneksel insan çatışması ağırlığınca senaryo yazma teklifini düşünür. Neticede Odyssia Penelope evliliğini senaryoyu yazma aşamasında, yönetmenin bu çıkarımlarını kabul etmediği gibi senaryoyu psikolojik ağırlıklı şekilde yazmak istemez, yapımcının da “Bu filmde benim borum öter!” dayatmasıyla koskoca Homeros’un yazdığı destan aksiyon ağırlıklı filme doğru evrilmektedir. Sonuç olarak senaryo yazarı aynı evliliğinde olduğu gibi bitmek bilmez gitgelleriyle hiçbir netliğe ulaşamayan duruşundan dolayı hem iş hayatında hem de evliliğinde küçümsenen noktaya getirmiştir. Kitabı beğendim okumanızı tavsiye ederim.
Küçümseme
KüçümsemeAlberto Moravia · Destek Yayınları · 2016110 okunma
·
174 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.