Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

544 syf.
4/10 puan verdi
Günümüzdeki tartışmaların pek çoğuna ilham kaynağı olan bu eseri okurken düştüğüm derkenarların fazlalığı sebebiyle bu incelemeyi yazmak istedim. Öncelikle kitap içerisindeki yazım yanlışlarına değinmek istiyorum. Samuel Huntington tarafından yazılan bu eserin ben 18. basımını okudum ve 18. Basımı yapılan bir kitabın daha ikinci paragrafında “ki” harfinin yanlış yazılmasıyla karşılaştım. “Bir kereden bir şey olmaz.” kafasıyla devam ederken bu yazım yanlışlarının sık sık tekrarlandığını gözlemledim. Açıkçası bu kitap ilk baskısında olsaydı bunları yazmazdım ama 18. basımında bu kadar yazım yanlışıyla (özellikle grafiklerde) karşılaşınca belirtmek istedim. Kitabın içeriğinde de kafama yatmayan oldukça fazla; analiz, öngörü ve tanımlamayla karşılaştım. İlk olarak yazarın betimlediği "medeniyetler dünyası kutupları" oldukça gelişigüzel yapılmış. Yazar; Çin, İslam, Batı, Ortodoks gibi medeniyetlerin olduğunu belirtmiş. Buradaki sıkıntılı durum ise bu bahsetmiş olduğu medeniyetlerin bazılarını çok iyi tanımlarken bazılarını öylesine yapmış gibi. Mesela bir Hindu medeniyetinden, Japon medeniyetinden bahsederken Afrika’yı tek potada eritmiş ve “Afrika medeniyeti” demiş. Açıkçası Afrika’nın içerisinde barındırdığı gerek dinsel, gerek coğrafi farklılıklar yazarın çizdiği kavramsal dünyada Afrika’nın tek bir medeniyet olarak lanse edilmesinin oldukça kolaycılığa kaçılarak yapılmış olduğunu söylemek isterim. Keza Latin Amerika’daki ülkelerde tek bir medeniyete sıkıştırılmış ve Afrika gibi o da “Latin Amerika medeniyeti” olarak adlandırılmış. Afrika medeniyeti için yaptığım eleştiriler Latin Amerika medeniyeti için de geçerli. Tek bir medeniyet olarak adlandırılmasının oldukça yanlış bir karar olduğunu düşünüyorum. Bir başka konu ise, yazarın kültürlerin etkileşimlerinin (dostça veya düşmanca) ideolojilerin, ekonomik çıkarların önünde olduğu ve ülkelerin artık bu bağlamda hareket etmeye başlamalarını iddia etmesi olmuş. Ben bu yorumun uluslararası ilişkilerden oldukça uzak bir yorum olduğunu söyleyebilirim. Sonuç olarak her kurum gibi devlet de yaşamak ister ve bunun için kendi çıkarlarını gözetir. Sadece bir ülkenin kültürünün ona yakın olması hasebiyle yardım yapmaz bunun dışında gelecek tepkiyi, ekonomik zorlukları vb. gibi her şeyi hesaplayarak adım atar. Bunun aksi olsaydı ülkeler diğer kültürlerin ürünü ülkelere yardım etmezdi ama baktığımızda ediyorlar çünkü her ülke kendi çıkarını kolluyor. Bir başka eleştirim ise, yazar her olayı ve gelinen durumu “kültür” ile açıklamaya çalışmış. Din de bu kültürler içerisinde oldukça önemli bir yer tutuyor. Tabii ki din, kültür içerisinde önemli bir paya sahiptir fakat ben yazarın bunu oldukça abarttığını düşünüyorum. Yazar; demokrasinin yerleşip yerleşmemesini de, yapılan antlaşmaları da, çizilecek yolları da kültürle açıklamaya çalışıyor ve geniş bir yaklaşım sunmuyor. Bir eleştirim de vermiş olduğu örneklerinin bazılarının yanlış olduğunun ortaya çıkması üzerine yapacağım. Yazar, medeniyet yaklaşımının Ukrayna ve Rusya arasında bir savaşın olasılığının düşük olarak gördüğünü söylemektedir. Bunun yerine Ukrayna’nın ikiye bölüneceğini işaret etmektedir fakat tabii ki Ukrayna’nın ikiye bölünme olasılığı sürmektedir ama Ukrayna ve Rusya savaşmıştır. Ukrayna’yı Ortodoks medeniyetine dâhil eden Huntington burada yanılmıştır. Ukrayna adım adım Batı’ya yaklaşmaktadır. Yine Rusya’dan örnek vermek gerekirse, Huntington, Ermenistan ve Rusya’yı aynı medeniyette gören ve Rusya’nın Ermenistan’a destek verdiğini belirtmiştir. Azerbaycan ve Ermenistan arasındaki son savaşın bu durumu çürütmüştür. Huntington’un iddia ettiği üzere ülkeler ideolojilerini, ekonomik çıkarlarını bir kenara bırakarak medeniyetleri içerisindeki ülkelere koşulsuz yardım ediyor olsaydı Rusya son savaşta Ermenistan’a çok daha fazla destek çıkardı. Bu örnekler Huntington’un yanıldığını göstermektedir. Huntington, medeniyetler içerisindeki problemlerin azaldığını asıl problemlerin artık medeniyetler arası olduğunu vurgulamış fakat baktığımızda İslam Medeniyeti içerisinde Şii-Sünni ayrımı önemli bir sorun teşkil etmektedir ve bazı ülkeler birbirleriyle soğuk bir savaş halindedir. Bu da Huntington’u yanlışlamaktadır. Yazarın başka bir iddiası ise, İngilizce’nin kültürlerarası kullanımının kültürel kimlikleri korumasına ve güçlendirmesine yardımcı olduğuna yöneliktir. “İnsanlar kendi kültürlerini korumak istediklerinden diğer kültürlerle iletişime girdiğinde İngilizce’yi kullanmaktadırlar.” diyor Huntington. Bu konu üzerinde pek fazla durmak istemiyorum ama gerçekten oldukça saçma olduğunu vurgulamak isterim bu savın. İnsanlar kendi kültürlerini korumak için değil herkes ortak bir iletişim aracı olarak gördüğü için İngilizce’yi kullanmaktadırlar. Ayrıca İngilizce konuşulduğunda kültürlerarası aktarım olmuyor mu? Yazar, kitabının bir bölümde oldukça yoğun bir Kemalizm eleştirisi yapmaktadır. Atatürk’ün Ermenileri ve Yunanları zorla sürdüğünü veya öldürdüğünü iddia etmiştir. Bunun yanı sıra Kemalizm’in başarısız olduğunu ve toplumu tamamen değiştirmeye kalktığını iddia ederek bunun doğru olmadığını söylemektedir Sonrasında toplumların modernleşmesini kendi tarzlarında yapmalarını gerektiğini savunmuştur. Bu tabloya baktığımda çok fazla itiraz edecek yer buluyorum. Bir kere Kemalizm, halkın özünü tamamen değiştirmeye kalkmadı, her şeyi silmeye kalkmadı. Köklü değişiklikler uyguladı fakat yazarın iddia ettiği aksine bu değişiklikler gerekliydi ve modernleşmenin adımları böyle atıldı. Yazar, toplumların iç dinamikleriyle de modernleşebileceğini iddia etmektedir fakat kendisinin medrese sisteminden bihaber olduğunu düşünüyorum. Devrimler, modernleşmek için gerekli adımlardı. Diğer iddiasına yönelik ise Türk-Yunan Mübadelesi bu iddiaları çürütmektedir ve Atatürk zamanında Ermenilere yönelik yoğun bir saldırı olmamıştır. Son olarak ise Kemalizm’in başarısız olduğunu söylemektedir fakat ben çevre ülkeleri gözlemlediğimde gayet başarılı olduğumuzu görüyorum. Çoğu dünya standartlarını kabul etmiş, civardaki modernleşmeye çalışan ülkelere göre modernizasyonunu başarmış bir ülkeyiz. Bir başka eleştirim ise, kitabın bir yerinde Rusya-İran-Çin işbirliğinden bahsediyor. Bu durum tamamen medeniyetler çatışmasına ters değil midir? Üç farklı medeniyetin böyle bir ittifak kurması kurulan medeniyetler çatışmasını tezini bir anda Batı-Avrasya eksenine düşürmektedir. Sonuç olarak bu kitap çok tartışmaya yol açmış, üzerine konuşulmuş, okunmuş bir kitaptır. Günlük hayatta kullanılan birçok sav, tespit bu kitaptan çıkmıştır. Değerli bir yapıttır fakat eleştirilecek de bir o kadar yeri mevcuttur. İncelemem boyunca olumsuz eleştiri yaptım fakat kitaptan oldukça da faydalandım. Yine de söylemek isterim ki ben kitabın genel olarak tutunduğu tezi ve çizdiği profili beğenmedim.
Medeniyetler Çatışması ve Dünya Düzeninin Yeniden Kurulması
Medeniyetler Çatışması ve Dünya Düzeninin Yeniden KurulmasıSamuel P. Huntington · Okuyan Us Yayınları · 2018325 okunma
·
379 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.