Her Sarıklıyı Hoca Sanmayın...
" Tekkeler behemehal kapatılmalıdır. Türkiye Cumhuriyeti her şubede irşadlarda bulunacak kudreti haizdir. Hiçbirimiz tekkelerin irşadına muhtaç değiliz. Biz medeniyet, ilim ve fenden kuvvet alıyoruz. Başka bir şey tanımıyoruz."
-Mustafa Kemal ATATÜRK
Düşünsel olarak insanların genellikle hiçbir şey yapmadan, üretmeden toplandığı; geçimlerini halkın dini inançlarını sömürerek onlardan bu yolla gelen paralarla sağladığı tekkeler 1925 tarihinde Tekke ve Zaviye Kanunu ile kapatıldı.
Bu kanun ile belki birçok istismarcı ortadan kalktı, belki birçok kişi inancı ile arasına başka şahıslar sokmaması gerektiğinin ayırdına vardı. Fakat ne zamana kadar? Elbette dinin tekrar politika aracı olarak kullanılmaya başlamasına kadar. Kendilerini yeraltına hapsetmiş olan birçok tarikat günyüzüne çıktı. Öyle ki ekonomiyi, orduyu ve devletin birçok kadrosunu ele geçirmeye başladılar. Biz de tüm bu işbirliklerin, tavizlerin, görmezden gelmeleri sonucunu 15 Temmuz da gördük.
Aklıma ders aldık mı diye sormak geliyor. Hayır, almadık. Bu boşluğu Süleymancılar, Menzil tarikatı doldurmaya başladı bile. Muhtemelen hâlâ gözümüzü kapatmaya devam edersek Atatürk'ün Türk milletinin başına gelmesinden endişe ettiği şey kısa sürede gerçekleşecek.
Büyük tarikatlar için durum bu. Peki kendisine toplumun büyük kesiminden yer bulamamış Kırklari, Faruki ... gibi tarikatlar neler yapıyor? Kısaca onlar da toplumun ahlak ve namus kavramını yok etmekle meşguller.
Böyle sapkın fikirli insanlar derhal toplumdan izole edilip bastırılmış güdüleri tedavi edilmeli.
Son kısımda yazarın belirttiği gibi daha büyük olanlar ise madem engel olunmuyor en azından devlet eliyle denetlenmeli ve dini faaliyet dışında her işlevleri yasaklanmalı.
" Bizi yanlış yola sevk eden habisler, biliniz ki çok kere din perdesine bürünmüşlerdir."
Büyük Atatürk'ün bu sözünü hayatımızdan çıkarmamak dileği ile...
