Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

“Asya’nın derinliklerinden gelmekte olan görülmemiş korkunç bir salgın hastalığın, Avrupa’ya doğru yayılmakta olduğunu, tüm insanlığın bu korkunç salgınla yok olmaya mahkum olduğunu görüyordu. Çok az seçkin insan dışında herkes ölecekti bu salgında. İnsanların bedenlerine yerleşen bir takım küçük kurtlar, mikroskobik yaratıklar türemişti. Ne var ki akılla, irade gücü ile donatılmıştı bu mikroplar. İçine girdikleri insanları hemen şeytana çeviriyorlar, delirtiyorlardı. Ama bu mikrobu kapanlar, kendilerini, insanların kendilerini hiçbir zaman hissetmedikleri kadar zeki, akıllı hissediyorlardı. Verdikleri kararların, bilimsel araştırmaların sonuçlarının, ahlak anlayışlarının, inançlarının doğruluğunudan hiçbir zaman böylesine emin olmamıştı insanlar. Köylere, kentlere, ülkelere yayılıyordu mikroplar. Herkes deliriyordu. Tüm insanlar endişeliydi. Birbirlerini anlayamıyorlardı. Her biri kendi düşüncesinin doğru olduğuna inanıyor, başkalarına baktıkça göğsünü yumrukluyor, ağlıyor, ah vah ederek elini kolunu sallıyordu. Kimi nasıl yargılayacaklarını bilemiyorlar, neyin iyi neyin kötü olduğuna karar veremiyorlardı. Kimi suçsuz bulacaklarını, kimi suçlayacaklarını bilemiyorlardı. Çılgın, anlamsız bir öfke ile öldürüyorlardı birbirlerini. Büyük ordularla birbirlerinin üzerine yürüyorlar, gel gelelim daha yolda askerler birden kendi aralarında boğuşmaya, birbirlerini boğazlamaya, ısırmaya, yemeye başlıyorlardı. Kentlerde gün boyu çanlar çalıyordu. Toplanmaya çağırıyorlardı insanları. Ama kimin kimi ne için çağırdığını bilen yoktu. Herkes tedirgindi, korku içindeydi. En olağan meslekleri bile bırakmışlardı, çünkü herkes kendi dediğinde diretiyor, kendi dediğinin yapılmasını istiyordu. Bu yüzden de bir şey yapılamıyordu. Tarım işleri de durmuştu. İnsanlar bir yerlerde grup grup toplanıyor, birlikte bir şeyler yapmak için anlaşıyor, oluşturdukları gruptan ayrılmamaya yeminler ediyor, ama çok geçmeden biraz önce kendilerinin önerdiklerinden bambaşka şeyler yapmaya, birbirlerini suçlamaya, kavga etmeye, birbirlerini kesmeye başlıyorlardı. Her yanda yangınlar çıkıyordu. Kıtlık baş göstermişti. Her şey yok oluyordu, her şey. Salgın giderek yayılıyordu. Tüm dünyada yalnızca yeni bir insan soyunun başlaması, yeni bir yaşamın kurulması, yeryüzünün yenilenmesi, temizlenmesi için atanmış birkaç temiz seçilmiş insan yakalanmamıştı bu hastalığa. Ama hiçbir yerde hiç kimse göremiyordu onları. Ne söylediklerini, seslerini kimse duyamıyordu.”
·
200 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.