Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

240 syf.
7/10 puan verdi
·
5 günde okudu
Yaralı bir insanın hikâyesinde, yaralı çok insan vardır.
Her şey Aguilar'ın, karısı Agustina'yı bir otel odasında perişan halde bulması ile başlar. İlk eşinden olan çocuklarını görmek için başka bir şehre gitmiş, dört gün sonra eve geldiğinde aldığı haberle kendini bu otel odasının kapısında bulmuştur. Kapıdan daha içeri girmeden odadan çıkan adam çekip giderken, odanın penceresinden dışarıya tepkisizce bakan, âdeta dış dünya ile iletişimi kopmuş karısı ile başbaşa kalır. Aguilar'ın kafasındaki bir dolu soru ve olasılık, okuyucu olarak bizim elimize de tutuşturulmuştur. Karısının bu otel odasında ne işi vardır, Agustina'nın bu garip halinin sebebi nedir. Her şeyden öte Aguilar gelince hemen çekip giden, karısının yanındaki adam kimdir. Elimize tutuşturulan koca bir bilinmezlik yumağını, kafamızdaki bu sorularla kurcalamaya başlarız. Yumağın bir ucunu arayalım derken bir anda olaya farklı kişiler dahil olup konuşmaya başlar. Bir bakıma dört farklı yumak ucu tutuşturulur  elimize. Bu dört ucun sahipleri Aguilar,  Agustina, Agustina'nın dedesi Nicolas ve sonradan Agustina'nın eski sevgilisi olduğunu öğreneceğimiz Midas. Her biri sahneye çıkar ve konuşur sırayla. Biz de bir tiyatro izleyicisi gibi kimin ne anlattığını, bunun olaylarla ilgisini bulmaya çalışırız. Bir taraftan söylenenlerden çıkarımlar yaparak bilgileri toparlarız. Bir taraftan kitabın başında elimize tutuşturulan soruların cevaplarının izlerini bulmak için çırpınırız. Bu hiç de kolay olmayacaktır. Çünkü sahneye çıkan dört kişi de birbirinden ilgisiz, birbirinden farklı zaman diimlerinde o kadar garip şeyler anlatır ki başta, okuyucu bunlar arasında bağ kurmakta zorlanır. Ama hep dediğim, kitabın eşik noktası aşılıp bazı konuşmalar yavaş yavaş birbirleri ile ilişkilenmeye başlayınca, okuyucu için bundan sonrası merakının giderilmesi, soruların cevaplanması için keyifli bir yolculuğa dönüşür. Anlatılanlar birleştikçe tüm olaylar aydınlanır, perde ardındaki büyük sırlar ortaya dökülür. Bir aile trajedisinin Kolombiya gerçekleri ile yoğrulup, Pablo Escobar'ın bile dahil olduğu, başlarda çok dağınık gibi duran, ama okundukça ya da daha doğrusu dört kişi konuştukça her şeyin birbirine bağlandığı bir kurgu. Yazar, her bir anlatıcı için bilinç akışı tekniğini tercih ermesine rağmen, ara ara, bir iki cümle de olsa, yeni bir anlatıcı olarak başını uzatıp muhabbetin içine birkaç saniyeliğine dahil olup kaçıveriyor hemen. Konu ve anlatım tarzı itibariyle özellikle Latin Amerika Edebiyatı severlerin bir şans vermesini dilerim. Hep büyülü gerçeklik olacak değil ya biraz da yalın gerçeklik olsun.
Hezeyan
HezeyanLaura Restrepo · Ayrıntı Yayınları · 201323 okunma
·
74 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.