Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

1646 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
·
917 günde okudu
The polar night of icy darkness
Weber'in en kapsamlı ve en geniş içerikli kitaplarından birine inceleme yazmak gözümü korkutuyor olsa da bir yerden başlamam gerek düşüncesiyle henüz ilk cilt'in yarısındayken bu satırları yazmaya başlıyorum. Uzunca bir süre düşündükten sonra Weber'in eserlerine inceleme yazmanın bir kere daha zor olduğunu fark ediyorum. Öncelikle Weber her şeye yine her şeyin ortaya çıktığı noktadan başlıyor "Yasal düzen ve Ekonomik düzen" . Şu soru ile konunun içerisine çekiliyoruz. Yasa olarak özünde geçerli olan nedir? Toplulukların bu yasalara olan itaatini yasal bir zorunluluk olarak göremeyiz. Aksine Weber sadece bireyin kendisine bir gelenek olarak aktarılıp içselleştirilen hayatın alışkanlığına bağlı olarak yasal normlara uygun hareket edebileceğini söylüyor. Bundan da şöyle söz ediyor "Bizim anladığımız şekilde " Yasa " sadece, ampirik geçerliliği ihtimaliyle ilgili belli özel güvencelerle donatılmış bir " düzen " dir." Şimdi gelelim güvence altına alınmış yasalara. Toplumun her kesiminde belli başlı normlar vardır Weber'e göre eğer bu normları bir şekilde ihlal varsa "zorlayıcı araçlar" diye tanımladığı hem fiziksel hem de psikolojik araçlar uygulanmaya başlanır. Dolaylı olarak bir yasal zorlama işlemi sağlanmış olacaktır. Yine de bu araçlar yasal düzenlemeler değildir. Nitekim Weber'e göre şiddet kullanarak yasal zorlama sadece devletin tekelinde olan bir şeydir. Devletin dışında şiddet vasıtasıyla yasal zorlamaya başvuran diğer tüm gruplar heteronm veya heterosefal olarak düşünülür. Bir diğer nokta Yasa, Gelenek; Weber için gelenek meşruiyetin eski ve en evrensel tipidir. Yasa ise ussallığa dayanan en saf meşruiyet tipi tabii hukuktur. Çünkü modern uygarlık anlayışında en yaygın meşruiyet yasallığa olan inanç, biçimsel olarak doğru olan ve alışık olunan tarzda yapılan kânunlara rızadır. Burada en mühim nokta uzlaşıdan kaynaklanan bir düzenle, dayatılan ve baskı ile kurulmuş düzen arasında ki ayrımın sadece görece olmasıdır. Meşruluğun Temeli; Weber'e göre her sistem meşruluk inancını kurmaya ve ilerletmeye çalışır. Ve yine bu sistem egemenliğini sağlayabilmek adına politikayı gerçekleştirebileceğine güvenilen özel bir grup gerektirir. Tabi ki meşruluğun temeli sadece bundan oluşmamaktadır. Her gerçek egemenlik gönüllü asgari bir boyun eğişi, yani itaate çıkarı işaret eder. Politikaları gerçekleştirebilmeleri için seçilen özel idari kadronun üyeleri itaate; gelenek, duygusal bağlar, saf maddi çıkarlar bileşimi ya da ideal güdülerle birbirine bağlı kalabilirler. Çünkü bu güdülerin niteliği geniş oranda egemenliğin türünü belirleyecektir. Meşru egemenliğin üç saf tipi bulunmaktadır. Birincisi "Rasyonel temeller" otorite konumuna yükselmiş olan idari kadronun emirler yayınlama hakkının yasallığa olan inanca yani yasal otoriteye dayanır. İkincisi "Geleneksel temeller" çok eski gelenek ve göreneklerin kutsallığa inanılan yerleşmiş inanca ve onların altında uygulanan otoritenin meşruluğuna dayanır. Üçüncüsü "Karizmatik temeller" tek bir kişinin ve onun tarafından emredilen ya da ortaya çıkartılan normatif kalıpları düzenin istisnai kutsallığına, kahramanlığına ya da örnek olabilecek karakterine bağlılığına dayanır. Max Weber'in sosyolojik tipolojisini derinden incelediğimiz de bürokrasi, bireylerin ve grupların ekonomik davranışlarına net bir bakış atıyoruz. Din sosyolojisin de oluşturmak istediği disiplinli bir sosyolojik analizi burada da olduğu gibi görebileceksiniz. Ekonomik pazar alanların da bireylerin veya toplumların nasıl çatışma arenalarına dönüştüğünü satırları okurken daha iyi anlamaya başlıyoruz. Weber Sosyal Darwinizm ve Marksizm gibi fikirlerin Dünyayı çözüme ulaştırabilecek tek bir fikir olarak öne çıkmasına şiddetle karşı çıkıyor. Bu yüzden de Weber yükselen rasyonalizasyonu tarihten örnekleri aktararak harmanlıyor ve yorumluyor. Kitabı kaleme aldığı sıralarda tarihçi bir arkadaşına "ekonomi ve toplum" adlı eseri için aforoz edilebileceğini söylemesi de son derece ilginçtir. Nitekim Weber'in düşüncelerin de anlaşılması zor ve son derece keskin bir sosyolojik disiplin bulunmaktadır. Weber diyor ki, gelişmenin seyri, geleneksel kardeşliğin hesaba katılmasını ve eski dini ilişkilerin yerine bunun geçmesini içerir. Bu tabir ile Weber akrabalık temelli eski sosyal eylem türlerinin yerine verimli bir ilişki öneriyor. Yani davranışlar amaca yönelik rasyonalite içermeliydi. Weber akrabalık anlamında eski hareketlilik biçiminden katı kurallar çerçevesinde yeni bir biçime geçiş öneriyor, sermaye ile birlikte yani kapitalizmin büyümesi de doğal olarak kaçınılmaz bir hale geliyor. Okuyanlara başarılar.
Ekonomi ve Toplum
Ekonomi ve ToplumMax Weber · Yarın Yayıncılık · 201241 okunma
··
614 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.