Tarancı... Zor bir şair.. Şiirlerindeki sembolleri, atıfları bilmeden, altyapı olmadan okunamayacak şiirleri var. Tema aynı, bilirsiniz: Ölüm korkusu. Ayrıca, her şey zıttıyla kaimdir düşüncesinden yola çıkarak, ‘yaşama isteği’ de diyebiliriz. Temanın aynı olması, şiirlerinin sıkıcı olacağını düşündürebilir, hatta sırf bu iç karartıcılığı sebebiyle, okumak istemeyenler olduğunu biliyorum. Ancak, genel tema ‘ölüm’ olsa da, ‘aşk, sevgi, vatan, memleket, hayat,güzellik’ gibi yan temalar da var. Şairin en sevdiğim yanı, döneminde o kadar edebi akım var iken, hiçbir akıma dahil olma çabasına girmeden, özgürce şiirlerini yazmış olması. Bunula ilgili sorulan bir soruya şu şekilde cevap vermiş şair:
“Şiirle hayat arasındaki sıkı ilişkiye inandığım içindir ki, şiiri hiçbir zaman bir düşüncenin kanıtlanması olarak düşünmedim. Şiirin yapısının gerektirdiği bu bağımsızlık, şairlerin özgürlük aşkıyla da açıklanabilir.”
Tema için ‘ölüm korkusu’ demek aslında tam olarak doğru değil. ‘Ölümün her şeyden üstün gelmesi’ ve şairin de bir şekilde bunu kabul etmesi desek daha doğru. Ama bu Tarancı’nın yaşama aşkının daha çok olduğu gerçeğini değiştirmiyor. Şu dizelerinden de bunu net bir şekilde anlayabiliriz:
#119459211
Şiirlerindeki semboller üzerine de şunları söyleyebilirim: Bahar, gemiler, deniz, kuşlar ve aynalar en sık kullandığı semboller. Özellikle ‘aynalar’... Ölüm ve yaşam, bu varoluşumuzun iki gerçeği, Tarancı’da ‘ayna’ yoluyla bu denli etki yaratmış. Otuz Beş Yaş efsane şiirine gelene kadar, şiirlerindeki ayna sembolü, ‘yaşam’ı simgeliyordu. Otuz Beş Yaş’tan sonra yavaş yavaş ‘ölümün üstünlüğü ve kabulleniş’ kendini göstermeye başladı:
#119663357
Kitabın son bölümünde de Tarancı’nın çevirisini yaptığı yabancı şiirler var. Bunları okuyana kadar, Can Yücel’i çevirinin üstadı zannederdim, ama artık öyle düşünmüyorum çünkü Tarancı, çeviride de bir efsane.
Keyifli okumalar dilerim.
Otuz Beş YaşCahit Sıtkı Tarancı · Can Yayınları · 202011,5bin okunma