İlk olarak söylemeliyim ki, fobilerin oluşum mekanizması hakkında henüz kesin bir şey söyleyemiyoruz. Kesin olarak, doğuştan mı geldiği yoksa öğrenilmiş mi olduklarını bilemiyoruz. Ancak yaygın kanaat, hem doğuştan gelmiş olma ihtimalini hem de sonradan öğrenilmiş olma ihtimalini göz önünde bulundurmamız gerektiğidir. Fobi kelimesinin kökeni Yunan Mitolojisine dayanmaktaysa da, bugünki manasıyla ilk olarak 1800 yılında kullanıldığı söylenmektedir. Ancak konu hakkındaki ilk ciddi çalışmayı, tahmin edersiniz ki Sigmund Freud yapmıştır. Frued'a göre fobiler; belirli bir hayvandan korkan çocukların aslında ebeveynlerinden korktuğudur. Bir diğer model ise fobileri, edimsel koşullanma yoluyla gerçekleştiğini söyler. Davranışın neticesi ele alınır ve bu netice doğrultusunda psikoterapi yapılır. Sosyal öğrenme ise fobileri çocukluk ya da ergenlik dönemine göre düşünmekte ve herhangi bir sebep olmaksızın insanda meydana çıkabileceğini hatta genler vasıtası ile aktarıldığını kabul eder. Fobilerin herkeste olabileceği, bunun ayıp ya da eksiklikten kaynaklanmadığını ve herkeste de travmatik etki yaratmayacağını belirtmek isterim. Fobiler, tek başına değerlendirildiğinde kimilerince önemi gibi görülmemektedir ancak bir çok hastalığı da beraberinde getirmektedir. Örneğin depresyon, kaygı, korku gibi doğrudan tanılanabilen hastalıklar başta olmak üzere, yeme, uyku, cinsel işlev gibi hastalıkları dolaylı da olsa etkilemektedir. Ancak tedavisi sanıldığı kadar zorlu ve uzun bir süreç değildir. Psikiyatrik ilaç tedavisi, psikanalitik yaklaşım ve bilişsel davranışçı terapi gibi modeller, fobilerin tedavisinde etkilidir. Son söz; insanları hobilerinden değil fobilerinden tanımaya başlamak daha doğru olacaktır. :))

FobilerPaul Denis · Dost Kitabevi · 200725 okunma

·

92 görüntüleme

Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.

Gönderi

yy